ВИШНЯ

Suis quaeque temporibus (лат.)  — «Всему своё время».

Напустилась баба на мужика – сруби, да сруби вишню! Стоит, мол, чучело без дела который год, полсада-огорода зеленою бесплодною кроной закрывает!

– Я лучше четыре других молодых срублю, а старую оставлю! – возразил дед.

И не срубил вишню.

А на следующий год, как всегда малые деревья быстро вскинулись, быстро вызрели. Дали как всегда торопливо по горстке кисленьких небольших ягод. А старая вишня оказалась вся усыпанной ягодами крупными да сладкими.

– Ну прям, как ты! – удивилась бабка деду, – молчишь годами, а как скажешь, вся округа дивится!

ВЫШЕ БОГА

Faber est suae quisque fortunae (лат.) — «Каждый сам кузнец своей судьбы».

Пил пьяница, пил-пропивал добро по ветру пускал. Детей гонял. Жену бил. Деньги из дома таскал.  Бранила, на чем свет стоит, жена мужа пьяницу. С утра до вечера бранила.

– Что же ты на меня все время орешь? – возмутился однажды утром пьяница, – Ты хочешь, чтобы я умер?!

Обозленная жена тут и ляпни:

– Это было бы слишком хорошо для всех нас!

К вечеру он взял, да и помер.

Залилась слезами жена. Язык ее злой не дает ей покоя. Похоронила она мужа. Каждый день в церковь ходить стала, Богу свечи ставить, чтобы простил он ее окаянную. Но мужа не вернешь! В покаянии своем пришла она к священнику. Рассказала все, как есть, мол, виновата я в смерти мужа.

– Не надо так говорить. И не надо так думать, – вразумил ее священник, – лишь Бог один может дать жизнь, и может ее забрать. Не надо считать себя выше Бога!

VİŞNE

Suis quaeque temporibus (Latince: Suis quaeque temporibus))- “Her şeyin zamanı.”

Bir kadın bir köylü – bir günlük, ama bir günlük kirazın üzerine döküldü! Değer, diyorlar, doldurulmuş hayvan boşta hangi yıl, yarım bahçe yeşil çorak taç kapatır!
Diğer dört gençleri kesmeyi tercih ederim, eskisini de bırakırım!
– büyükbabam buna itiraz etti.
Ve kiraz kesmedi.
Ve gelecek yıl, her zaman olduğu gibi, küçük ağaçlar hızla yükseldi, hızla olgunlaştı. Her zaman olduğu gibi, bir avuç ekşi küçük meyveleri aceleyle verdiler. Ve eski kirazların hepsi büyük ve tatlı meyvelerle doluydu.Aynen senin gibi! – büyükanne büyükbabasına şaşırdı, – yıllardır sessizsin, ama dediğin gibi, tüm ilçe şaşırıyor!

TANRI’NIN ÜSTÜNDE


Faber est suae quisque fortunae (Latince: Faber est suae quisque fortunae))- “Herkes kendi kaderinin demircisidir.”

Sarhoş içti, içti-rüzgarda iyi içti. Çocukları kovaladım. Karısını dövdü. Evden para taşıyordum. Ne ışık duruyor, kocasının karısı sarhoş aldı. Sabahtan akşama kadar kovuldu.Neden bana bağırıyorsun? – bir sabah sarhoş öfkelendi. – ölmemi mi istiyorsun?!
Kızgın karısı burada ve gapney:

Bu hepimiz için çok iyi olurdu!
Akşama kadar aldı ve öldü.
Karım gözyaşlarıyla doluydu. Onun kötü dili ona huzur vermez. Kocasını gömdü. Her gün kiliseye gitmeye başladı, Tanrı mumları koydu, böylece onu affetti. Ama kocanı geri getiremezsin! Tövbe ederek rahipine geldi. Her şeyi olduğu gibi söyledim, kocamın ölümünden sorumlu olduğumu söylüyorlar.

Böyle konuşma. Ve böyle düşünmeyin, – rahip ona uyardı, – sadece Tanrı can verebilir ve onu alabilir. Kendini Tanrı’dan üstün görme!

ABOVE THE GOD

One man was very strongly drinking. In a drunken state he frightened his children, for nothing beat his wife, stole money and belongings from the house and all drank away. Wife scolding her drunkard husband from morning to night.

But one morning a drunkard indignant:

– Why do you keep yelling at me? You want me to die?!

Angry wife blurted out:

– It would be too good for all of us!

In the evening a man took and died.

Wife burst into tears. Her evil tongue her evil does not give her peace of mind. She buried the husband. Every day she goes to church. She put candles for God to forgive her. But the husband will not return! Then she came to the priest and told everything as it was.

– I am guilty for the death of my husband!

– Do not say that. And do not think so. – Reasoned a priest. – Only our Great God can give life and can take it away. No one can consider himself above the God!