GÜL YARASI


Ben ummanın göğsünde sakladığı hararet
Vakitsiz zamanların kalbindeki rutubet
Sen nefes darlığının hırıltılı humması
İnsanın baş yastığı yaşamın muamması
Belki bir dua vakti belki de son cuması



Ben sayfaları soluk şerh edilmemiş divan
Sense, gül ağacını devşirdiği bahçivan
Serden geçip ruhunda coştuğun kadar varsın
Gönül yokuşlarını aştığın kadar varsın
Dar ikindi vaktine koştuğun kadar varsın


Sende içre taşkınlık bende çoğalan hayret
Nasibin gözlerinden öpmekteyim müebbet
Gölgeler terennümde boşa sükût savaşı
Kaldırımlarda gurur yerde ayak telaşı
Bir şairden yadigâr kalemde canhıraşı


Sen kıtalar arası adı konmamış sevda
Ben kendini arayan dağbaşlarında funda
Dilerdim Nisan serin Haziran’da gülesin
Dilerdim gün ay derken aklıma sürülesin
Dilerdim beş çayımda soframda görülesin


Ben şahın bahçesinde bir avuç kül yığını
Hattatın kâğıdında süpürdüm pek çoğunu
Sende var yakınan dil yüreğin kadar hassas
Göğünde güvercinler ahir ömrümden miras
Uçtuğu bu meydanda sen yalansın ben esas….



Nezahat YILDIZ KAYA
www.kafiye.net