Avunmayan hasret… TİTREM!

Sabah ve sabah oldu. Sarı bir elbise geldi ve kapımızı kesti. Seni uzaklara götürdü… İleriye adımların, bakışların seni geri götürdü…

Bu bayramın butalını alırdın… Tıpkı babaannem gibi ben de yaşardım, vururdum, yaşardım… Gözüm düğmeye bastı… Neredesin?

Yazın nasılsınız bakayım?
Neredesin yarim?
Sağım, solum, bütünüm,
Seni çok özlüyorum.
Senin etrafında takılıyorum
Dört duvarın sabahından.
Gələn-gedən nəfəsim
Tekrar sessizce fısıldayın
Gecenin kulaklarına.
Seni çok seviyorum,
Benim türüm, canım benim.
Geceyi uyumadım
Oturdum ve sabaha gidiyorum
Adını söyledim
Dilim uçtu.
Yanlış-doğru, acele et,
Siyah-kuru utanç verici değildir.
Sadece yaşadığımı yaz.
Canım, gözüm, əzizim.
Affettiğin ayna
Asla gitmesine izin vermem.
Dün kırdım,
Topallıyorum ve topluyorum,
Sıkıca sıkıştım
Avucumun içinde.
Patlayacak diye korkuyorum
Bir ömür anılar…
Ayım günüm canım benim
Neredesin yarim?
Eski şehir, dar sokak
Rüzgar, sosis, dört duvar.
Yolun hangi tarafında senin tarafın?
Ordan sana büyüyeyim
Sağım, solum, bütünüm
Neredesin yarim?

Kara bulutlar yine gökyüzünü aldı. Dünya bir pislik gibi, bana bulaşıyor. Düşüncelerimi buğday denizi gibi kırıyor. Bir avuç toprağın bedeli yok, karıştım, civcivim bahar yolunda… Yolları soruyorum, nereye götürdü seni? Rüzgarlar nasıl esiyor bilir misin sokağımızdan…? Ve yağmurlar kesilmiyor, talihsiz bir gelin gibi, gözlerinin mitini döküyor bugün…

Yavaş yavaş ortadan elbise topluyorlar… Kapımız girince yolda kaldı bir çift ayakkabı… Birer birer birer kayboluyorlar resimlerini…

Bunun farkında mısınız? Sokağımızın penceresi jig, sokağımızın gözleri… hasret ve hasret bakışları büyüyor gözlerinden…. Keşke geri çekilsen, dönmesen… Kırmızı karanfillerimden boyanmış ağlamaktan bıktı gözler… Başa yolun, küfürler ettin geri… Sensiz ömrüm çabuk bitiyor… Çabuk geliyorsun… Çabuk… Posta adressiz mektuplarımı geri getiriyor… Peki… nereden bilebilir, bu yangında neyin can yaktığını?

Ne sesin var ne de soruyorsun… Eh… seni benden kim alıyor…. Lütfen kaderini çevir… Aç gökyüzünü ALLAH ‘ ım! Güller gülsün güneşe sarı… Güneş parlasın umut olsun kalbim kırıldı!

Durna göçü başladı derler… Sen gittiğinden beri bir demet durna teli topladım. Bir tek seni bekliyorum geceye umut. Güneş dönercesine gözlerim kararıyor yollarda. Her siyah için mutluyum. Umut incitmez biliyorsun… Yine bekliyorum ve sen gelene kadar her gün böyle bekleyeceğim!

Uzun yolların yolcusu kaldın. Uydurduğumuz masalların konuğu uyku. Sevgi dolu güzel bir kızın gözleri büyüyor dünyaya…. Uzaklardasın. Binlerce kilometre uzakta bizden. Yüzlerce yol kutbu gözlerimi kararttı. Yaşayıp bitenlerin Notre Dame ‘ sınız. Acın ruhuma, dumanına gözlerime… Unutulmadın! Vatan toprağını terk eden her samanda kokun duyulacak ŞEHİDİM!

Azade Novruzova

Füyuzat jurnalı  5(115), 2020


www.kafiye.net

Fotoğraf açıklaması yok.