Gün Güzeli

İslendiğim menevişlerinizden düşerdi
Sancılarımda çoğalan halleriniz
Vurulurduk efendim
Kıyıya kavuşma arzusunda sürüklenen dalgalara titrerdik …

Islak bir rüzgar üflerdi buharlandığım derinliğiniz
Bilseydiniz nelerinizle sevişirdi sessizliğim
alırdım en derinlerinizden sizi
Gözeciklerinizden taşırırdım susuz tene
Siz göğsümde ah! Öyle …

Misk bir ırmaktım bucaksız deryaydınız
Koynunuzda çiylenir bir hoş olurdum

İçlenir

Uslandığım huysuzluğunuzdan pençelerinize bırakırdım çırpınışları

Allanırdı için için dudaklarınızda dudaklarım

Bilseniz incinen parmaklarınızda nasıl tüterdi tuvaliniz
Turkuaz periler yağardı boynumdan
Gelincikler kirpiklerimden
Kırmızıyı işmar ederdi ucu şakayıkların
Nasıl ateşlenirdi öpüşler

Ah kelebekler
Kelebek kovardı burnu şafakların
Perdelerde okşanırdı vaveylâlarımız
Kınından çekilen dantelli soyunuşlar da siz

Ah inceldiğim dügâhlarınızdan
Koyaklarınıza akardım

Hayalden öteydi hissedilenler
Yoksa böyle gamzelenmezdi sinem
Yanmazdı kar taneciklerinde yüzünüz

Ah buhranlardan avuçlarımda bir tutam hasret
Canım efendim
Vuslata sakladığım bakışlarınızdan bakışlarıma değen
Uyandığım maviliklerinizde cıvıldıyor…



Filiz Kalkışım Çolak
”Alkış Dergisi sayı 105”
www.kafiye.net