Gölet

Şehrin kaldırımlarından süzülen
Yağmur çiseciklerine sordum

Şiirler mi sarhoş yoksa ben miydim?
Neydi böylesi dehlizlerimde yırtılan
Karayelin siyah saçlarından bahtıma dolanan…

Bir kız çıkıyor
Mavi tenli buhranlarımın
Şeffaf göletlerinden

Neye üfleyen soluğu
Sanki bedenimde üryan sancı

Ayak uçlarında canına yandığımın
Şuh mercan kınası
Dudakları kiraz ısırığı emiliminde
Yeleleri ipek döken sırttan
Kendini tan vurgunu düşlere salan

Acı üfleyen dudaklarında ney kıyımları
Suçlu kimdi
Cinayet mahalli sus pus
Meşe palamutlarının gizinde
Duvarlarımın ardında bir ayaz

Hilalin hicranından
Şafağın üsküt duruşlarına damlayan gençliğim

Memeleri beline kadar sarkmış gecenin
Umut kesen acımasızlığı
Serçelerin gözlerine akan kanı damarlarımın

Oysa ben seni sormuştum
Islak bakışlarına İstanbul’un
Menevişlerinde bulurum diye seni yeniden
Durdu sağanak
Kesildi sesi su perisinin
Kızılca pıhtısı çözüldü ayaklarından
Tozak tozak püskürdü efkara

Kirpiklerinden yakamozların
Gardenyalar açan göğün
Saten süren duruşuna

Meğer sevdamın künyesi düşmüş
Kız Kulesinin ak boynundan
Demir atması ondanmış
Yokluğunun derinliklerime

Eğdi başını deniz
Koynuna sığınan yüreğime

Kara kapkara eldivenli bir eldi hatırladığım
Giderayak ,boğazımı sıkan

İçimde kaldı şiirlerim söyleyemedim
Kırıldı ucu kalemimin yazmadım

Ah  sevdiğim
Seni devirdiğin yarımlarıma yazdım…
”Yarpuz edb.sayı 7”


Filiz Kalkışım Çolak
www.kafiye.net