Yüreğimi Bıraktığım Yer (Belki sizin de bir parçanız vardır orada kimbilir )


Kaç arabayız bilmiyorum ama kalabalık değiliz, birbirimizi yavaş yavaş takip ediyoruz herkes gözleriyle konuşuyor, o en önde acelesi var belli ki bazen hızlanıyor ona yetişmekte güçlük çekiyoruz. Sesleniyorum, acelen ne diye, “üç gün önce gitmeliydim geç kaldım anlamıyor musun yenge” diyor haklısın diyorum sessizce.


Öyle güzel bir orman yolundan geçiyoruz ki yeşilin her tonu tablo gibi,yollar düzgün insan seyrine doyamıyor bazen dalıyor gidiyor uzaklara kendini alamıyor. Ah o uzaklar, dönüşü olmayan uzaklar! Emin olamadığımız korktuğumuz ama gitmek zorunda olduğumuz…


 Beni benden alan gecemi gündüzümü birbirine karıştıran, uykularımı çalan bazen hüzün bazen sevince boğan bazen hemen gitmek istediğim bazen aklıma bile getirmediğim uzaklar. Hayır ya, ne uzağı çok uzaklarda gözüküp iki kaşın arasına saklanan aldatan oynayan yakınlar yine de sitemle ne kadar uzağım diye hayıflanan yakınlar.12.30 gibi şehre varıyoruz güzel bir yerleşim alanı, evler muntazam yapılmış kimisi çok temiz her tarafı çiçeklerle süslü kiminin önünde dikenler, akşam sefası, yoncalar menekşeler adını dahi bilmediğim envai çiçekler.


Öyle sakin ki ne seyyar satıcılar bağırıyor ne sokak çocukları oynuyor her meslekten insan yaşıyor burada. Doktoru, mühendisi, işçisi, aşçısı, öğretmeni, doçenti, hasta bakıcısı Allah’ım tanıdığım tanımadığım kimler var. Her yaş grubundan insanlar. Kimisi çınar ağacının altında, bazıları bahçesine erik vişne dikmiş kimisinin önünde pelit var kimisi yeni taşınmış henüz sıvaları yapılmamış evin etrafı çamur yeni beton dökülmüş belli ki yeni sulamışlar kimi yeni temel atıyor bugün iki tane vardı herkes önden gitti ben tek tek dolaşıyorum konuşuyorum onlarla. Ha orada Selahattin abi ile Necati dayıya (akrabam)iki kardeşe rastlıyorum hal hatır ediyorum susuyorlar niye konuşmuyorsunuz diyorum “duymuyor musun konuşuyoruz” diyorlar. Ne konuşması diyorum.” Hepimiz bir aradayız orayı size bıraktık biz sizden bir adım öndeyiz siz bizi örnek almak zorundasınız, orada yedik, içtik, yaşadık güldük, eğlendik kimimiz sevdiğini, anasını, babasını, yavrusunu, yavuklusu nu bıraktı, borcunu harcını derdini, hastalığını sırrını bıraktı. Size gizli bize açık olan ne varsa buraya getirdik şimdi etrafımızda gördüğün envai çeşit canlı bizden besleniyor hatta siz bile. Halâ konuşmadığımızı mı düşünüyorsun” diyorlar susuyorum Ne istiyorsunuz di yorum “dua” diyorlar ne mesaj veriyorsunuz diyorum “koyun gibi gelip geçmeyin ibret alın, buradan ayrılırken aklınız başınızda yüreğiniz burada kalsın, hoş geçinin kavgayı gürültüyü her türlü çirkin yarışı vurdumduymazlığı bırakın dünyayı cennete çevirin birbirinizi sevin sarılın birlik olun biz size çok yakınız ve bizi unutmayın” diyorlar. 20 yaşında bir gencin yanından geçiyorum o hüzünlü ben ürkek gözlerim doluyor artık tutamıyorum kendimi şakaklarımda donuyor gözyaşlarım.


Görümcemin eşinin yanına gidiyorum oğulları yeni yurdunda yeni evine yerleştiriyorlar dört aylık yaşam savaşına mağlup oldu ahiretin yeni yolcusu tekbir ve dualarla kabrine indiriliyor geçmişi bir film şeridi gibi yaşıyorum topluca duamız dan sonra denize karşı Anadolu Kavağı’nda hafif meyil üzerinde kurulan kenti geride bırakıyoruz ne kadar güzel yeri var ne mutlu diyorlar İnşallah toprağın altı da üstündeki manzara kadar güzeldir diye düşünüyorum bir an o çukura kendimi koyuyorum boğuluyorum, çırpınıyorum sağıma soluma bakınıp kurtulmak için ne getirdim diye düşünüyorum, irkiliyorum! Rabb’im sen bizi oraya hazırlıksız gönderme Rabb’imin rahmeti ve merhameti bütün Muhammed (S.A.V)ümmeti üzerine ve ona inanan kulları üzerine olsun amin.




Cihan Bahadırı Önünde Durmaz



Ansızın gelirsin vakit dolunca
Kesilir yolcunun tayını ölüm
Paşa olsa bile, taht sallanınca

Yarıda bırakır çayını ölüm



Söküp apoleti, atıp rozeti
Burda bırakırsın makam, izzeti
Soldurursun kulda benizi beti

Kurutursun kulun soyunu ölüm



Kimini uykuda düşe yatarken
Kimini düğünde horon tutarken

Kimini niyazda horoz öterken
Arayıp bulursun köyünü ölüm



Döner dolanırsın kimseler görmez
Zamanı mı? diye soru da sormaz
Cihan bahadırı önünde durmaz

Ezelden bilirler huyunu ölüm



Aklar dans edeli sırma saçında
Şinel’im tetikte, korku içinde
Dertleştiği bir gecenin üçünde
Alırsın ondan da payını ölüm


DÖNDÜ DEMİR ŞİNEL ŞİİRLERİ ÝÜREĞİN SESİ’NDEN
www.kafiye.net