“Ey o bütün iyman edenler! Sabr-ü salât ile yardım isteyin, şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir. ” Bakara/153

Ağaçların kıpkızıl yapraklarının konfeti gibi döküldüğü, güz güneşiyle sonbaharın en güzel günlerini yaşadığımız sıcacık kasım günlerinde, neredeyse bir yıldır, millet, ümmet ve insanlık âlemi olarak yaşadığımız badirelerle herşeye rağmen, her koşulda, Rab’binin lütuflarının farkındalığıyla, coşkuyla, illa aşkla yaşama düsturumuzu korumakta ciddi zorlansak da; acı sabra dayanıp bal eylemeye gayrete devam etmek zorundayız. Allah sabredenlerle beraberdir denmişse daha büyük sebep mi olur!..


Duygusal yazılarımız, şiirlerimiz, fotoğraflarımızla, bir şekilde moral bulmak gayemiz. Hayırlar, güzellikler dileğiyle… Hayırlı sabahlar. Sevgiler…



Çiçeklere Saklanmak


Pisiciklerimden birinin üzerine oturarak kırması nedeniyle kopan en sevdiğim renk aslan ağzı çiçeğimle bari üç beş gün daha yaşasın tesellisi ile suya koyduğum İstanbul hatırası eski gözde eşyalarımdan minik cam vazomun, mutfak penceremdeki begonvil ve yılbaşı çiçeğimin sözleşmiş gibi aynı çıldırtan fuşya tonuna akşam güneşinin muhteşem ışığı da eklenince bütün işi yarıda bırakıp defalarca fotoğraflamak kaçınılmaz oldu.


Çiçeklerin güneş ışığıyla buluşmasında yaşadığım heyecan vecd düzeyinde nedense. İfade edemediğim doyumsuz bir his yaşıyorum. Aynı kareyi az önce elektirik ışığında çektim fark inanılmazdı. Kesinlikle aynı şey değil. Büyük şair Dağlarca ‘nın, ” Var Allahım, bir şey var bu toprakta ” dediği gibi bu çiçeklerle güneş ışığı arasında da var kesinlikle bir şeyler.

Koparmaya asla kıyamadığım gibi fotoğraflarının bile hiç birini silmeye kıyamayacak kadar aşk duyuyorum resmen çiçeklere karşı.


Her insanın hayata tutunma sebebi, aşkla bağlandığı, dayanamadığı zamanlarda saklandığı bir şeyler olmalı illa bu acı dolu ahir zaman hengamesinde diye düşünüyorum. Hele bu insan yıllarca askeri hastanelerde şehit, yaralı görmüş, göz yaşlarıyla kan yetiştirmeye çalışarak müdahale etmiş, acı limiti çoktan dolmuş bir hasta emekli laboratuvar teknikeri ise…


Dünya bu halde iken çiçeklere methiyeler yazmamı mazur görün diye bu açıklama. Halim ilgisizlik değil dayanamadığımdan çiçeklere saklanmak. Affola…


Gün gelir hayat bir karede donarmış meğer. Ne ileri ne geri. Geçmiş ve gelecek adına tüm düşüncelerden kurtulup an’da donakalmak arzusu belki. Belki de aşılmak üzere olunan dayanma sınırı.


Ya da bir türlü tekamül edememişliğin dayanılmaz sancısıdır sebep.

Ne yana baksan üzerine gelen acı gerçekler. Hayal de kuramaz olursun. Artık güven vermez hiç kimse. Anlamsızdır bir zamanlar sevinç duyduğun, hayal ettiğin herşey…


Ahir zaman hengamesinde kolay değil illaki çetin tuzaklara, ağır imtihanlara dayanabilmeyi gerektiren kendin kalabilme savaşı. İyilerden, doğrunun peşinde olanlardan olabilmek uğruna herşeye rağmen şikayet etmemek.


Tüm kırılmışlıklarının üzerine bir sünger çekebilmek ve tüm ağırlığına rağmen takdir edilen koşullarda yaşamaya devam etmek. İlla rıza dairesinde ve illa aşkla üstelik. İmtihanın bu !.. Sabretmekten, dayanmaktan başka çaren de yok…


Pes etmek üzereysen neden başladığını düşün denmiş ya. Erişmeye çalıştığımız ulvi gayemizin bedeli ağır olacak illa ki. Herkese nasip olamayacak Rab’bimizin razı olduğu kullarından olabilmek. Bu uğurda dünyanın, insanlığın geldiği dayanılmaz hale, tüm zulümlere göğüs germeye değer elbette.


Değiştiremeyeceğimiz şeylere takılıp kalarak kendimizi tüketmeden sahip olduğumuz koşullarda imtihanlarımızı elimizden gelen en iyi şekilde verebilmeye gayretle mükellefiz sadece. Emirlere, yasaklara kesintisiz riayet ve koşulsuz teslimiyetle. Hatta sonsuz şükürlerle



Ümmeti Muhammed büyük imtihanda. Ahir zaman hengamesinde hayat kimse için kolay değil ancak bazıları için çok daha zor.


Yardımcımız olsun, güç kuvvet versin, birlik içinde vatanımızı, imanımızı, geleceğimizi, evlatlarımızı koruyabilmeyi, hepbirlikte asrı saadete erişebilmeyi ve insanlık alemini de asrı saadete taşıyabilmeyi nasip eylesin. Amin Ya Rab’bi!.




İlla Aşk /Adevviye Şeyda


Toprak



Var Allah’ım bir şey var bu toprakta
Ağaçlar büyür ansızın.
Bitmez tükenmez sular çıkıyor
Ki kalbe lahzalar taşımakta.


Ki nasip bulur herkes bir başakta
Geliyor çılgın atların nal sesleri.
Ruha garip arzular veren
Garip dağlar ki uzakta.


Çiçekler ki her sabah uyanmakta
Kalbin ve vaktin şaşmaz cihetleri.
Parıldar sonsuz mevsim,
Rüzgârlarla yaşayan yaprakta.


Büyük memleketler ki şafakta
Dünyanın başka hayatlarından.
Fethin denizler kadar isabetli,
Dolaşır, hatırlar bayrakta.


Çiftçiler durmadan ne aramakta
Ve uykular ve yaşamak ve sevmek.
Çocuklar niçin daima düşer?
Var Allahım, bir şey var bu toprakta.



Fazıl Hüsnü Dağlarca

www.kafiye.net