Mana Dünyası

Bir göz atsan mirim
Gönlümden yükselen sesleri dinleye dur!

Ebedî hayatın ferah-feza kavrayamadığım
Ufkumu ölüm endişeleri sardığından beri
Ebedî hayatın bağ ve bahçelerine sığınırım

Zamanlar ve mekânlar,
Bugünler ve yarınlar
Koskoca dünyanın âdeta alın yazısı
Ruhumda uzun soluklu bir boşluğun hissi?
Ya ‘kestirip atsa’ dile getirmese…

Gece gibi karanlık iklimleri kollayanlar!
Kulaklarında sûr sesi almışçasına
Mânâlarından demet demet güller,
Çiçekler sunanlar
Gamın boynunu kırmalı
Kırmalı ki
Başı sinem üzerinde yükünü götürsün

Oysa yıldızlarla hasbihâl edebilirdi…
Güneşle münasebete geçirebilirdi…
Ayla arkadaşlık bile kurabilirdi…
Ve yürüyebilirdi fezanın derinliklerinde

Sevdiğim tek gerçeğim…
Öyle zannediyorum
Ümitlerimle de kıpkırmızı güller gibi
Durulardan duru düşüncelerin
Güneşe bakar gibi hakka yönelmişsin
Her gün ayrı bir mihrap peşinde

Bu meş’ûm hava
Bazen beni bir sevda yuvasına çevirir
Kalbinin ritmine ayak uydurur
Bazense ifade etmeye çalışır
Hezeyana dönüşen hafakanlarımla

Sabahın şebnemli yaprakları gibi terlerim
Yer yer sürüklenirim sana olan mantığımla
Uhrevî güzelliklerin tül pembe renkleriyle
Hazanla durulurum
Avâre ruhuna

Yıllar var ki;
Zaman zaman da çer çöp gibi
Kaldığım yerde sıkışıp kalırım
Gelen üzerimden geçer
Giden üzerimden geçer…

Duygusunda, düşüncesinde ve gaye-i hayalinde
Dar bir fanusun içinde sensiz kalır o zaman kalbim
Daralıp büzüşür de
Tüylerle kanatlandırır
Ruh ve mânâyı kazandırmaya çalışır
Mânâsız gelgitlerimin ağında

Sözün özü sevdiğim sana;
Bir hamlede aşar mı böyle bir iç içelik
Sürekli galeyanda iç sadmeler

Programlandığı sırrını kavrayabilse
Ki mevcudiyetinden bile habersiz
Vicdanıma içtimaîliğimi hatırlatmakta
Dudaklarımdan dökülen bir sevda
Neye yarar derim şimdi onca “of”lar…



İlknur Özgün Yıldırım_______ 15 Temmuz 2015___Çarşamba
www.kafiye.net