DÜŞLERDE AŞK

(TEK KİŞİLİK OYUN)

Dekor:  josefin koltuğu, sandalye, masa, masa üstü lamba (abajur), masanın altında kadeh ve şarap şişesi, koltuğun üstünde ince battaniye

Kostüm: erkek oyuncu siyah giyimli, kaşkol boynunda, kol saati,

( erkek oyuncu koltukta üzeri örtülü bir şekilde uymaktadır.  Perde yavaş yavaş açılır. Sahne ışıkları ay şeklinde sahneyi aydınlatmaktadır. Perde açılınca erkek oyuncu uyanır. Yavaşça kalkarak koltuğa oturur. Masa üstündeki abajuru açar. Sevgilisinin resmi durmaktadır. Ona bakar ve iç çeker. Ağlamaklı olur. Resmi eline alır, öpmek ister ama öpmez tereddüt eder ve tekrar yerine koyar. Masanın altından kadehi ve şarap şişesini çıkarır ve masanın üzerine koyar. Kadehi doldurur ve bir yudum alır. Kafası karışıktır. Saç baş dağınıktır. Boynunda kaşkolü ile uyumuş ve uyanmıştır.(sızıp kalmıştır dün geceden.) uyku tutmadığı için uyanmış, gecesi gündüzüne karışmıştır.

Monolog:

dün gece şiir yazdım sana
beni sevmediğini anlattım
terk edip gidişini hatırladıkça
bir kere daha anladım
sen beni hiç sevmemişsin
kapımda köpek gibi bekleyen
pervane olan
tasması boynunu acıtan sen değildin
anladım
sen beni hiç sevmemişsin
sen değildin
seni seviyorum diyen
sabahları tatlı öpücüğünle uyandıran

tatlı sevgilim sen değildin
öpmeye doyamadığım bal dudaklar

senin değildi!
sen değildin beni  seven
beni bırakıp giden, kimsesiz bırakan
 sen değildin
sen değildin dünyam
 sen değil
gözlerine bakmaya kıyamadığım yarim .
ellerimde saçlarının kokusu
dün geceden kalma

yüreğimde sıcaklığın
düşümde sen vardın yine.
sarılıyor, öpüyor , kokluyordun…
her nefeste içimdeydi sıcaklığın
yumuşacık, sıcacık bir ürperti
yanımda olan sen değil gözlerindi
her bakışında bir dokunuş gizliydi
uzanıyor
 tutamıyordum ellerini
ama
ellerimde saçlarının kokusu vardı.
yıkamadım ellerimi seni kaybetmemek için
bakmadım başka göze seni bulamam diye
uyumadım bir daha seni göremem diye

düşlerime daldım
 kokunu alayım diye
yüreğimde sen
ellerimde saçların
kokun vardı düşümde
sen yoktun…

Hatırlar mısın hani yine senin kapının önünde beklemiş ve seni görememiştim. Açmamıştın kapını. İşte….
( diyerek hayallere dalar gibi anlatmaya başlar. Koltuğa oturur. )        

Hava buz gibi. Ve ben seni düşünüyorum. Gözleriminin önüne yüzünü getirmeye çalışıyorum. Gülüşünü, bana bakışını… boncuk gözlerinin pırıltısını. En çok da mavi beyaz gözlerini. Seni hatırlamaya çalıştıkça üşüyorum. Soğuk izin vermiyor. Düşüncelerimin gardiyanı olmuş. Karlar arasından çıkışına izin vermiyor. Ve ben üşüyorum, seni düşünemiyorum. En son telefon konuşmamız hala kulaklarımda çınlıyor. “sen aşık mısın o zaman?” diyorsun. Hava çok soğuk. Usulca uykuya dalıyorum. Karlar arasında bembeyaz bir cehennem çukurunda uykuya dalıyorum. Ve sen yanımdan geçip gidiyorsun. Beni görmüyorsun. Geçip gidiyorsun umarsızca. Ama ben seni düşünüyorum. “ben sana aşık değilim ki” deyişini defalarca tekrarlıyorum. b e n s a n a a ş ı k d e ğ i l i m k i

(burada ayağa kalkarak)

Ben sana aşık değilim ki!

(sesini alçaltarak adeta fısıldar gibi)

Oysa ben sana köpekler gibi aşığım. Aşığım.

(artık sakinleşmiş bir halde, biraz daha kendinde olarak; üst başına çeki düzen vererek)

Yarın benimsin. Sahildeki çay bahçesinde simidimizi alıp beraber yudumlayacağız, ince belli bardaktaki çayımızı. Martılara son lokmamızı, elimi tutarak atacaksın. Sevinç çığlıkları atacak martı ve biz onu dinleyeceğiz birlikte. Sonra , sahil boyu yürüyeceğiz el ele.(sanki kolunda sevgilisi varmış gibi sahnede yürür sevinçle) Martılar bize eşlik edecek dalgalara aldırmadan. İskeledeki amcadan pamuk şeker alacağız. Çocukluğumuzun tadını bulmayı umarak. Bir sen bir ben pamuk şekeri lokma lokma dilimizin üstünde eriteceğiz. Sevgimizi elimize alıp gökyüzüne sunacağız. Biraz bulutların mavisinden biraz da denizin beyazından alıp sevgimize katacağız dalga dalga. Attığımız her adımda adımızı yazacağız taşlara.

Yarın benimsin. Geleceğim gözlerine bakmaya kıyamadığım yarim. Yanında olacağım. Bekle beni mavi beyaz gözlü yarim. Beraber uçuracağız umutlarımızı,  gökyüzüne sunacağız ellerimizle. Bekle beni.

( haykırarak) Sevgi dolu yüreğinden öpmek için geleceğim.



Derya Akar Balcı
www.kafiye.net