“Rab’binin hatırına sabret!. ” Müddessir /7  (Deneme)

Resimlerin Çağrıştırdığı Düşünceler

Kuşuyla, çiçeğiyle, huzur veren odalar, bahçeler, güzelim doğa ve insan manzaralarıyla hayatın içindeki tüm güzellikler eksiksiz yakalanmış, sulu boyanın büyüsü eklenerek en güzel şekilde yansıtılmış resimler ne iyi geliyor…

Belki serde birazcık resim merakı, emeklilik sonrası çalışmadığım kısacık sürede başlayıp tadı damağımda kalan sulu ve kuru toz pastel boya denemelerim nedeniyle biraz da. Sulu boyayı biraz ebru sanatına bile benzetirdim, uğraşırken istem dışı su biraz fazla kaçar, bir bakarsınız yapmayı düşündüğünüzden çok daha güzel bir şey çıkar ortaya. Ruhunuzun yansıması gibi hisseder sevinirsiniz..

Dün akşam resimlere ve Mehmet Erenler hocamızın sayfasına bakarken düşündüm de; Facebook hayatın ne güzel bir yansıması ve daha net görünüşü aslında. Doğru adres ve kişilerde olmak koşuluyla dev bir eğitim platformu, gerçek hayatta ulaşamayacağımız değerli hocalarımızdan faydalanma olanağı burası.

Herkes gerçek hayatında ne ile meşgul ise sayfasında da onu sergiliyor aynen gönlünü sergiler gibi. Resimle uğraşanın sayfası resimleriyle, şiir yazanların şiirleriyle; duygularını kelimelere dökme telaşındaki edebiyat dünyasının çilekeş neferleri yirmi dört saat iş başında. Müzikle uğraşanın sayfası yaptığı müzikle ve profil resmi bile sazına yaslanmış işte benim dünyam mesajı ile süslü. Kimi gezdiği, gördüğü her güzel kareyi yakalayıp, hatta birazcık oynayarak abartıp paylaşma hevesinde; kimi bu hayat yalan karamsarlığıyla hayatla gibi görünen ama farkında olmasa da kendiyle hesaplaşma derdinde…

🙂 Gerçek hayatta da bir şey üretmeyip sadece polemikle meşgul, havanda su dövenler de sayfasında işiyle meşgul tabii. Siyasetçiler, ticaretçiler, daha sayısız dünyalık heves peşindekiler hepsi hepsi görevlerini icra ediyor sayfalarında.

Oldum havasında bir şeyler öğretme hevesindekiler, talebe heyecanıyla bir şeyler öğrenmeye çalışanlar; gurur, kibirle, hayata da baktıkları gibi her şeye uzaktan, eleştirel bakanlar; okuduklarını idrak edemediği için tuhaf bulup burun kıvıran, hatta delilik görüp alay etmeye yeltenenler bile. Hayatın içindeki herkes rollerini eksiksiz yerine getiriyor burada da…

İster istemez ya ben diye de düşündüm elbette. Sahi ben ne yapıyorum burada ve gerçek hayatta!.. Unumu elemiş eleğimi asmış rahatlığıyla zaman mı geçiriyorum!

Belki yukarıda saydıklarımın çoğunu da kapsayan hayata tutunma çabası denebilir. Geçmişle, kendimle hesaplaşma. Sağlığım, beni her manâda hasta eden aşırılıklar başta olmak üzere hataların farkına varıp, boşa geçmiş yılları telafi edebilme gayreti, telaşı belkide. Hem öğrenme, hem öğrendiklerini paylaşarak bir nebze kendi durumunda olanlara faydalı olabilme, bir şekilde yarattıkları üzerinden Allah’a hizmet, rızasını kazanabilme arzusu diyebiliriz belki. İnşaAllah.

Ne yaşamış, ne kadar hata edip, ne kadar kırılmış, incinmiş, her manâda soyulmuş, tüketilmiş olursak olalım bir şekilde hayata tutunmak zorundayız zira. Tekrar tekrar, sıfırdan başlayarak gerekirse. Rab’bimizin bizden beklentisi bu çünkü. Boşuna mı profillerimde en üstte o her şeye bedel ayeti kerimesi;
“Rab’binin hatırına sabret!.” demişse olay bitmiştir…

Başımıza ne gelmiş, ne yaşamış ve halâ yaşıyor olsak da sabredeceğiz Rab’bimizin hatırına. Acıyı, ağrıyı yüzümüzü bile ekşitmeden yudum yudum içerek dendiği gibi. Huy edindiğimizde başta zehir olan sabır bal olacakmış hem ne güzel. Bunlardan güzel yardım, teselli olabilir mi!.. Yeterki O terketmesin bizi. Hadi adıyla yolumuzu göstermeye devam etsin. Muvaffak kılsın. Amin Ya Rab’bi!
Hayırlı sabahlar. Sevgiler…



Adevviye Şeyda Karaslan
www.kafiye.net