Aile

                                              

Aile toplumun temel yapı taşıdır. Dolayısıyla aile toplumsal kuramlara göre farklılıklar gösterir.Türk toplum yapısında aile ele alındığında ailenin çekirdek aileden geniş aileye bir çok şeklinin olduğunu görmekteyiz. Dolayısla aynı soydan gelen akrabaları da aile kavramı içinde inceleyebileceğimiz anlaşılmaktadır. Gazali’ye göre evlilikte ön önemli birliktelik sebebi mutluluktur; eş adaylarının biribiriyle mutlu olmalarıdır.İslam Felsefesi bu bakımdan evlilikte tarafların rızasına oldukça önem vermektedir.Rıza üzerine kurulu evlilik akdi haliyle mutluluğu getirecektir. Tabi eşlerin sağlık durumu akli dengesinin yerinde olması iyi bir aileden gelmesi inanç sahibi olması gibi özellikleri de oldukça önem arz etmektedir.
Şüphesiz aile kavramı bütün toplumlarda kendi yapısal özellikleri ahlaki değerleri üzerine inşa edilmiş olsa da bütün evliliklerin özünde eşlerin muhabbeti mutlu olabilmesi esastır.


Sokrates’in; karısı güzel olan mutlu olur çirkin olan filozof sözünün esprisi bir yana derinliğini oldukça beğenmişimdir. Dolayısıyla Gazali eş seçiminde fiziki güzelliğe de değinmiştir.Eşlerin mutlu olması hoş vakit geçirmesi bakımından fiziki güzelliğinde ;efendim en azından kişinin beğenisine hitap edecek derecede oluşuna oldukça önem vermektedir. Hatta nefret edilecek kadar çirkin bir eş seçiminden kaçınılması gerektiğini savunur.Dolayısıyla düşünce dünyasının ilk şehidi Sokrates’e katılmamak mümkün görülmemektedir? Evet sevgili dostlarım geneli tasavvuf felsefesi ve din sosyoloji açısından ele alınarak hazırlanmış muazzam eserimizi okurken hocamızı takdir ettiğimin şiddetle altını çizmek istiyorum.Zira Din sosyolojisinde hoşgörüsüz bir evlilik şekli zorlama fiili baskı para ile alıp satılma gibi kadını ve ya eşleri aşağılayacak şekle yer verilememekle birlikte şiddetle baskı ve zorbalıkla kadının ya da erkeğin rızası olmadan yapılan evlilikler kabul görmemektedir. Mutluluk anlaşabilmek birlikte hoş vakit geçirebilmek karşılıklı saygı esası Türk toplum yapısının genel yapı taşı olduğuna göre Türk törelerinde yapılan evliliklerin dünden bugüne bu esaslar üzerine kurulu olduğunu görmekteyiz.Yine kitabımızın ilerleyen sahifelerinde evlilik akdi üzerine nikahın olması gereken şekli ayrıntılı anlatılırken toplumumuzda ne yazık ki dini nikah yaptım gerekçesiyle kişilerin İslam hukukunda nikah akdinde ihlal ettikleri anlaşılmaktadır.Evet sevgili dostlarım hepimiz sıklıkla karşılaşmaktayız böylesi sömürülerle.Tabi buda din cehaletinden bilgisizliğinden ya da yetisiz kişilerin yanlış fetvalarla halkı etrafında toplayarak yalan yanlış amaçlarına alet etmeleri sonucunda gerçekleşmektedir ki; bu durum hem ahlaken hem dinen hem hukuk açısından sakıncalıdır ve cezai yaptırıma tabi tutulmaktadır. Toplumumuzda nice örneklerini gördüğümüz üzere sapkın tarikatların dini çirkefliklerine alet etmesi!İsmini cismini anmaktan dahi tiksindiğim o sözde şeyhler ve müridlerinin esas amacının Türk toplum yapısını yıpratmak dini yıpratmak insanalrı dinden ahlak kaidelerinden uzaklaştırarak bi fiil teröre ve amaçlarına, İsrail Amerika gibi ülkeler üzerinden hizmet etmek !Yani dinin yasakladığı her şey ahlaka da ters.


O halde dini nikah kişilerin rızası sonucu çevrede yaşayan halkında rızası ve bu birlikteliği kabul etmesi yani o bölgede mahallede yaşayan insanların bu birlikteliği evlilik olarak kabul etmesiyle o kişilerin evliliğinin toplumda evliliklerinin bilinmesiyle ‘’Ayşe ile Ali evlidir’’ şeklinin benimsenmesi kabulüyle mümkündür. Ve öncesinde zaten resmi nikahın olması da şarttır. Çünkü artık bu kötüye kullanılmaktadır. Örneğin sen benim Allah katında karımsın ben seni aldım şekliyle bir eve bir kadının kapatılması ve toplumdan bunun saklanılması ailelerin rızası dışında bunun gerçekleşmesi hem çirkin hem de suçtur. Tamamiyle cinsi münasebet gerekçesiyle hiç kimse bir kadına sen benim karımsın diyemez ve bunun İslam dininde yeri yoktur.Şahitler olmalı ve ailelerin rızası ve bölgede yaşayan kişilerin bu durumu bilmesi gerekmektedir. Aksi halde gizli saklı yaşanılan birliktelikler en çok kadına zarar verebileceği gibi Türk toplum yapısının da ahlaki yapısını tehdit etmektedir.Ve bir erkek ikinci üçüncü evliliğini yapabilmesi yine eşin izniyle mümkünken eş; asla önceki eşini çocuklarını maddi manevi madur edemez ve bütün eşlerini eşit tutmak mecburiyetiyle yükümlüdür.Yine İslam da ikinci üçüncü eş alımlarında ki maksat bilindiği gibi kendi haremini kurmak değil zorda kalan kadını çocuğu korumak için cinsellik arzusu önceliği güdülmeksizin yapılabilmektedir .Dolayısıyla yüzyıllar öncesinde modern hayatın bilinmediği (savaş dönemlerinde bu mümkündü);savaşlarda erkeklerin ölmesi ve kadınların çocukların kimsesiz kalması hatta kadın sayısının fazla olması sebebiyle kadını çocuğu korumak için bu evlilikler yapılmaktaydı. Diğer şekli ;ahlaksızlığı getirdi, gayri meşru ilişkileri suç çeşitliğinin artmasını cinayetleri efendim hastalıkları (hıv , frengi bel soğukluğu kanser çeşitlerindeki mikrobun kuluçka evresindeki hakikat , Hpv gibi sonu ölümle sonuçlanan mikrobik ve bulaşıcı hastalıklar) . Dolayısyla İslam ikinci evliliğe bu sebeple izin vermektedir.Ve İslam medeniyet ışında günümüz koşulları bakımında ele alındığında tek eşliliği önermekte ve çoklu evlilikleri uygun görmemektedir.Bu bakımdan İslam dinini kimse sömüremez ahlak dışı amaçlarında kullanamaz.İslam dini her çağa uygun emir ve yasaklarıyla insanlığa indirilmiştir.O halde efendim Peyami Safa ‘nın da dediği gibi tarikatların ortaya çıkışı dinde akılcı kişilerin türemesi ve dini bilmeyen okumayan araştırmayan din cahillerinin bu kişiler (akılcı kişiler ) etrafında toplanmasıyla ortaya çıkmıştır.Ve İslam dini bu şekilde ki tarikatları benimsemez. Mesnevilik gibi tarikatlar hariç bu tarikatlarda amaç Allah’a ulaşan yolda insanlığa hizmet etmek öncesinde nefsi terbiye etmektir! İslam dini insanlığa gelmiş elçisiyle efendim tefsirleriyle tüm insanlığa açıktır ve hoşgörüsü tüm insanlığı kucaklayacak kadar yücedir. Bu bakımdan Allah’ın verdiği akıl doğrultusunda kendimiz okuyarak Kuranı anlayabiliriz.Bu arada sevgili dostlarım küçük bir bilgi geçmek istiyorum.Biliyorsunuz İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif gerçek bir İslam düşünürü ve alimidir.Hayatını insanlığa adayan bu değerli insan tercümeninde de yazarıdır.Elmalılı Hamdi tefsiri Akif’in tercümesi üzerine yazmıştır.


Yine eş artık kadınlık görevlerini yapamıyorsa ve erkek kadına ihtiyaç duyuyorsa eşinin rızası kaydı şartıyla ancak ve ancak evlilik yapabilmektedir.Hukuk kuralları yazılı olarak belirtilmeden önce nikah akdi bu şekilde yapılırken boşanma durumunda yine kadın korunmakta ve hakları göz önünde bulundurulmaktadır. Modern yapıya geçildikten sonra yapılan resmi nikahların amacı dini nikahlarla bağdaştığı için resmi nikahla bir çiftin dünya evine girmesini İslam dini onaylamaktadır. Hatta İslam dini tek eşliliği onayladığına dair ayetlerde mümkündür. Evet sevgili dostlarım İslam dininde ahlakında toplumsal yapımıza da uygun olması bakımında eşlerin biribirine saygılı olması iffetli namuslu olması Türk Ahlak yapısında uygun şekildir. Diğer şekli ancak suç oranlarını maddi manevi şiddeti getirdiğinden ve kişiyi korunmasız bıraktığından hiçbir suretle onaylanmamaktadır. Görüyoruz değil mi zaman zaman efendim filanca kadın birlikte yaşadığı adam tarafında parçalanarak öldürüldü ya da gayri meşru dünyaya gelen masum bir bebeğin çöplere atıldığını ya da öldürüldüğünü.Bunların sebebi toplumda kabul görmeyen birliktelikler yaşam şekilleridir.Ve kadının alınıp satılması kötü yola düşürülmesi hepsi İslam dinine gerek ahlak kaidelerine uygunsuz yaşam şekillerinden kaynaklanmaktadır.Evet eşlerin çocuk sahibi olmada ki yükümlülüklerinden biride vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirmek ve bu yolda çaba göstermektir.Eşlerin birbirinin ailesine aile fertlerine çevrelerine de karşı saygılı olması sevecen olması gerekmektedir.Tabi evilik her şeyi helal da kılmaz eşlere!İslamın yasakladığı cinsellik şekillerini eşle de yaşamazsınız!İslamın yasakladığı şekiller kişilerin fiziki sağlığı açısından zararlı olmakla birlikte bahsettiğimiz ölümcül hastalıkların eşlerde zaman içinde görülmesi de mümkündür.Yine ruh sağlığı açısından yasak olan şekiller kişiyi hep yeni arayışlara iteceğinden zamanla zevk alamama ve başka yolları deneme merakının kişide uyanmasına sebebiyet vereceğinden ileride aile facialarına aldatmalara kadar varacağı da yapılan bir çok sosyolojik araştırmayla da netlik kazanmaktadır .Bunlar hem ahlaka ters (ruh sağlığında tahribata yol açar )hem dine hem hukuka aykırıdır ve boşanma sebebi sayılan gerekçeler arasındadır.


Evet Nedim hocam sizi canı gönülden kutluyor başarılarınızın devamını dilerken dilerim Allah kimsenin yüreğinde ki vicdanı köreltmesin diyorum!Çünkü toplumumuzun buna çok ihtiyacı var.Hele ki dinin bu kadar sömürülerek devletin içten çökertildiği zamanımızda.Herkes az çok dini bilmeli kendi toplumsal yapısı bakımından dinini bilmeli değil mi!Ve devlet din ve vicdan özgürlüğüne saygılı nesillerin yetişmesi yönünde eğitim reformları yapmalı bunu desteklemeli !Eğitimi belli kalıplaşmış yanlışlardan kurtararak toplumun ahlaki yapısına uygun reformlar geliştirmeli!Azınlıklara da gereken vicdani özgürlükler ibadet hakkı tanınırken ayrımcılık yapılmadan, toplumun öz kültürel değerleri korunarak hareket etmeli ve gerekli reformaları düzenlerken insanlar arasında ayrıştımaya yol açacak eylemlere maal vermemeli! Zira bir insandan hareketle toplumlar büyür gelişir ve yücelir. Ve toplumların güçlü yapı taşlarından biridir bu birlik ve beraberlik içerisinde hareket ederek millet olabilmenin bilinciyle hakların güvence altına alınmasıyla. Bunu başaran devlet güçlü devlettir ve ülkede yaşayan insanlar huzurludurlar ki refah devlet anlayışının da gereği budur ! Evet sevgili dostlarım kitabın hazırlanmasında ki incelik hassasiyetler bakımından çok nezih bir eser.Hocamızı tekrar tekrar kutluyorum…

Saygılarımla…

Kitap :Nedim Tepebaşı

Değerlendirme ve Tanıtım:Filiz Kalkışım Çolak

www.kafiye.net