Görebildiklerim

İbni Rüşt’e göre ;varolanın maddeden soyutlanması akıl ile mümkündrür. Yine soyutlanarak kavram haline gelen bilginin kabulü ancak akıl ile mümkündür .Ve yetkinlik hali için insan tümel bilgilere ulaşarak objektifliği aslolanı keşfedebilir benimseyebilir kavrayabilir düşüncelerini savunmuştur. İbni Rüşt bu düşünceleri savunurken akıl yoluyla kavranılabilen yani soyut düşünceden ancak insanların kavramlara ulaşabileceklerini savunmuştur. Dolayısyla somut bilgiye yine akıl yoluyla ulaşılabildiğini ileri süren İbni Rüşt aklın insana Allah tarafından verildiğini yine akıl yoluyla kavramsallaştırmıştır.

Nedim hocamız, Görebildiklerimiz isimli denemesinde aklı ele alırken insan beyninin soyuttan somuta geçişinde, insanın kendisini tanımasıyla ancak kendisine bahşedilen aklın hakkını verebileğini ve o aklın sahibi ,insanın da sahibinin Allah olduğunu kavrayabileceğimizi anlatmaktadır. Bu durum kimi zaman arkadaş seçimlerimizi de etkileyecektir .Evet müttefiklikler üzerine kurulu arkadaşlıkları ele aldığımızda efendim ; o sürecin sona ermesiyle kimsenin kimseyi aramadığını sormadığını ve ya çıkarı yoksa yardım etmediğini ya da selam dahi vermediğini gözlemle miyormuyuz?Evet değerli hocamız arkadaşlıkları da ele alırken biraz daha vicdanlı özverili olmamız gerektiğini anlatırken Allah’ın insanları biribirine sadece maddeye muhtaç kılmamakta ve yakınlaştırmamaktadır diyor. İnsan yalnız yaşamayacağına göre sadece çıkar amaçlı arkadaşlıkların insana hayır getirmeyeceği ve insanı uzun vadede mutlu etmeyeceğini ifade ediyor. Bu birazda bencillik değil mi zira !

Toplumların bugün gelinilen durumuna baktığımızda mutlu insanların yaşadıkları toplumların daha sosyalleşmiş olduğunu gözlemle miyormuyuz?

Dolayısıyla insan haklarına sahip olduklarını !Bu konuya verilebilecek en güzel örneklerin başını ise İskaninav Ülkeleri çekmektedir !(Danimarka yeni Zelanda Kanada) Bu ülkelerde ; Sosyal Gelişme Endeksi’nin ‘Temel İnsan İhtiyaçları’ kategorisinde mükemmel olduğu bilinmektedir.Bu ülkelerde ,yaşayan insanların beslenme ve sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasından, temel bilgi ve iletişim alanına kadar birçok çok ihtiyacının eksiksiz giderildiği biliniyor.Ve insanlar ödedikleri ağır vergilerden hiç şikayetçi değiller ve çok mutlular çünkü insanca yaşayabilmek için bunların gerekliliğini savunurken; işsiz ihtiyaç sahibi insanlarında bu haklardan yararlanmaları gerektiğinin altını çiziyorlar.

Düşünebiliyor musunuz o ülkede turistsiziniz ve sosyal güvenceniz olmadan bir hastahaneye gidebiliyorsunuz. Sağlık imkanları size sonuna kadar açık.Ve o ülkedeki insanlar sırf ;siz insan olduğunuz için bu hakka sahip olmanız gerektiğini düşünüyorlar ,üstelik onların devlete ödedikleri gelirlerle bu mümkünken!İşte sosyolojik toplumsal yönünden bakıldığında bir toplumda huzurlu olmanın en erdemli yolunun bencillikten uzak insan haklarına sahip olmakla vicdan sahibi olabilmekle mümkün olacağının altını çiziyorken ,Nedim hocamız bu dünyada misafir olduğumuzu ve mülkün sahibinin Allah olduğunun da özetle altını çiziyor… John Steinbeck’e göre ‘’hiçbir yeteneği olmayan insandan her şey beklenir! ‘’İşte bu bağlamda Nedim hocamızın doğruyu yanlışı ayırt etmekte ki denemesine geliyor konu! Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek için bir birikime ihtiyaç vardır ; eğer konu teknikse uzmanlığa ya da gerçek hayat içerisinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt etme yeteneğine dolayısıyla aklı tecrübe etmeye ve akla!. Öğrendiklerimizi okuduklarımız eğer hayatın içinde doğru yere koyamıyor yanlış bilinenlerden kurtulamıyorsak zira okumanın yazmanın ne manası var değil mi ama!?Şimdi kitabın derinliğinde düşünce yönünde kaybolurken itiraf edeyim ki alışılagelmişin dışında bir deneme kitabı okuyor olmanın mutluluğunu yaşadım.Düşünce ve hakikat yönü yoğun olan kitabın ortalarına doğru dünyada misafir olan insanı ele alırken sorumluklarını bilmenin ne kadar insancıl bir erdem olduğunu yumuşak ifadeleriyle bizlere dikte eden yazarımızı özellikle gençlerin okuması gerektiğini düşünüyorum. Eee ne de olsa ; ‘’ağaç yaş iken eğilir!’’Ya da yeni kuşakların ;sağlıklı düşünen, yanlışı doğruyu ayır edebilen ,erdem sahibi yetişkinler olarak topluma yön vereceklerini düşünürsek ,burada gençler üzerinden hedefe daha yaklaşılınılıcağı kanaatindeyim!Efendim elbette insanın kendisini sorgulaması silkenip kendisine dönmesi, özünü bilerek yaşamını şöyle bir analiz ederek ileriye daha sağlam adımlarla yürümesi bakımından ; kitabı 7 den70 ‘e herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. Bu da hocamızın içerikte bahsettiği ; öğrenmek ,anlamak ,anlayarak öğrenme konusunu kelimenin tam manasıyla özetlemiş oluyoruz.!



Sahi insan niçin sevmez ya da sever?İlginç değil mi? Bir o kadar manidar ! Nedim hocam olayı saygıyla bağdaştırıyor.Şahsen konuya katılıyorum kim saygı duymadığı birini sever ki ?Ya da saygı duyduğu birini sevmez ki?Sonrası;efendim , konuşması lap lap , yürümesi pat pat ifadesiyle yaşamlar bir kaosa dönmüyor mu?Sahi karşımızdaki ne niçin saygı duyarız ,niçin duymayız ?Sizce karşımızdaki insanı ne kadar anlıyoruz ya da anlamak istiyor muyuz? Peki karşımızdaki hayatımızda ki yakınımızda ki insanlara baskı kuruyor muyuz?Karşımızdaki biz istiyoruz diye mi bir şeyleri yapacak ya da yapmayacak?Yahu şu şarkı yok mu ;ne güzel söyler Zuhal Olcay ,doğrusu pek bi severim kendisini ah o canım sesini duruşunu ,’’ şarkı söylerim beğenmezsin konuşum dinlemezsin !’’ Doğrusu durumlar çok vahim!Efendim bu can bile emanetken ve beden bile ruhun mezarıyken (Platon) sahi ; neyi paylaşamıyoruz , neyi alıp veremiyoruz !Birazcık sevgi için birazcık anlaşılmak efendim eşittir saygı ! Her Yaratılanın hakkı değil mi birazcık bunlar !Şahsen harika bir beyin cimnastiği bu kitap lakin esas varılan nokta tek hakikat üzerinde noktalanıyor!Aman buna da dikkat. Tabi herkesin hoşuna gitmeyebilir ancak birazcık tasavvuf diyen ve azıcık vicdan diyen insan olan her kes kitaba bayılacak ki, modernize edilmiş sosyolojik ve felsefik yönüyle harmanlanmış bir tasavvuf ilminden bahsediyoruz efendim.Ey akıl sen ne yüzesin ;seni bahşeden ne yücedir, demeyi asla ihmal etmiyor naif dili ve eğitimci dokunuşlarıyla sevgili Nedim hocamız !Yalnızlık ah yalnızlık sen yalnız mısın hakikatten diye düşünürken burada derin bir atmosferin o tozlu dumanlı yollarının tam ortasında bir tepecikte otururken buldum kendimi?Ve yalnızlığı bana bahşeden Yaratan bana yalnızlığımın daha hayırlı olduğunu fısıldıyordu ,gereksiz kalabalıklardansa kendi yalnızlığımın ne kadar zengin olduğunu ?Dağa taşa bakın sizde ağaçlara mevsime ve dinleyin size fısıldadıklarını analiz edin onları hayatın doğru ve gerekli yerlerine yaralarınıza sıvayın ve sebepsiz sevin ;’’Yaratandan ötürü Yaratılanı!’’ Ne güzel ruhsun sen ey Yunus ! Evet sevgili Nedim hocam Görebildiklerim’de beni hep bana benim sahibime getiren o derinliğiniz ilminiz için çok teşekkür ediyorum…Dilerim mutlu huzurlu sağlıklı bir topluma kavuşabilelim ve sağlıklı özverili sevecen nesiller yetiştirebilelim.Yetiştirebilelim ki insanca yaşanılabilecek medeniyetler seviyesine milletçe kavuşabilelim!
Saygılarımla….

Kitap :Nedim Tepebaşı

Tanıtım ve Dğerlendirme:Filiz Kalkışım Çolak


www.kafiye.net