Gece ve Endamı

Hıfzında karanlığın korunup kutsandığı
Füsûnkâr bir nefeste çoğalıyorsun gece
Ben köle, sen efendi düşlerimin sandığı
İhtişamla binlerce sırrı saklarsın nice
Ulviyetin içinde bütün kâinat sağır
Sen ki ehl-i aşk ile manada ağır ağır
Arş’tan zemine çöküp demlenirsin iyice
Seninle kavuşuyor defalarca sevgili
Göğsünde safa bulur bunca şiarın dili

Ey gece üzerinde lahutî bir ziyafet
Renkler senle halvette, esrarın kara kutu
Kıskandırır hattat’ı kâkülünde azamet
Yüzünün aydınlığı gündüzünde avuntu
Sende rahata erer uyanır seher vakti
İlahi tecelliye hizmet dervişin akdi
Goncanın açtığı an kulaklarda uğultu
Kaftan giymiş endamın bir şairin kalemi
Kalbi tavrına göre belirliyor gündemi

Teskin düşüncelerde uçurumlar, yokuşlar
Hoyrat üslûbumuzla sana yüklendik yekün
Sessiz fısıltılarda göğün dibinde kuşlar
Kızıllık sancısına şafağı ettin sürgün
Her günün kederini omuzlarsın narince
Bir gönül kuyusunda yerleşirsin derince
Kaç diyarın ruhunu seversin daha üstün
Hangi kokuyu sürüp sinerken saçlarına
Kaç aşığın busesi konar avuçlarına

Ey gece gün yorgunu bulutların üstünde
Var mı dizini koyup sana yaslanan biri
Ayrılmış yuvasından yarası çok böğründe
Sinene çeker misin terli koşan beygiri
Var mı yolda kalarak hanları dolduranlar
Var mı gazı biterek lambayı solduranlar
Nerde ustalığınla işlersin cevahiri
Gördün mü putu kırıp Hakk’a adanmış dilek
Hangi ârifin sözü sürer sabahlara dek

Gurbet akşamlarına mahkûm ettin sükûtu
Gece… Ey koyu gece adına meftun kimler
Bu derin sessizliğin nerde biter hudutu
Saç sakalı karışmış ayası yorgun kimler
Soyludur veda havan nefesler yoklanmakta
Günahkâr omuzlarda heyecan saklanmakta
Titreme nöbetinden ayrılan memnun kimler
Ölümün, öldüğü an kim nasıl destur alır
Bilir misin ne kadar, kim nasıl huzur alır….



Nezahat Yıldız Kaya
1’HZRN’20
www.kafiye.net