Hasretin Matemi

Mirim eskiden erkekler yerine göre
Ölmesini de bilirlerdi
Sevmesini de…

O donuk bakışlarında
Şu militan duruşun yok mu?

Kolumu kanadımı nasılda kırık
Suretime bir kadını yerleşir
Uçurumun ağzında lapa lapa kar
En içten suskunları canhıraş
Dibinde uyanı veririm

Bu sefer suretime bir kardelen üşür
Buz bağlarken yüreğim
Ütopyam hep mi parmak uçlarım!

Dalmışım gönül diyaloğuna
Bön yüzüne her gün biraz daha arı
Sesim yok ki sızlana
Sözüm yok ki acıyı anlata
Çiçeği burnunda eyvah ki Nevbaharım!

Dalıvermenin ortasına
Gördü bilmeden haspalar
Gerçekte celladın kurbanı mıydılar,
Oysa her biri birer ya sen ya olmalıydılar

Kaldı ki gerçek mutluluk
Sağduyunun gözlerinde hep bir çapak…

Şimdi mazi oynaşta
Sarmaşığı köklere dolanmış
Kendine taze diyor acı çağla tadında

Gönlün deryası kelepçede
Feleğe kader diye algılar
Onca kırılmış umutlar
Ölü doğmuş istekler
Yarım kalan yarınlar
Uydurma kulağıma fısıldar

Sitem ne haddime
Ruhum üzüntüye boğulmuş
Şiirin asaleti son rötuşunda
İpinden çekilmiş dizginleyemiyorum

Oysa tatlı sözler okşanmalı
Sevgi aşılamalı suç diye görmemeli
Hayat başlı başına bir drama
Al işte ayrılığıyla özlem bir kurgu…

Ki kabuğundan çıktı üzünçle
Harekete geçti mavi düşle
Bahar kızıl ve kırgın
Birikti dırdır ve vır vır



İlknur Yıldırım
İzmir’den…
09 Haziran 2014

www.kafiye.net