KUMRU HANIM

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Develer tellal iken,
Pireler berber iken…
Ben bağda üzüm bekler,
Derede odun yükler iken,
Bir varmış bir yokmuş…

Eski zamanların birinde güzel bir kasaba varmış. Bu kasabada sayısız kumru yaşarmış. Bu sebepten buranın adını Kumrulu Kasaba derlermiş.

Kumrulu kasabada onlar için bol yiyecek ve su varmış. Böyle olunca zamanla tüm kumrular tembelleşmiş. Artık hiç biri yerinden kıpırdamıyor, yattıkları yerden yiyip içip ortalığı pisletiyorlarmış.

Fakat aralarından biri varmış ki o, sabah erkenden kalkar, evini temizler, yemeğini yapar, çamaşırlarını yıkar, günün geri kalanında da diğer işlerini yapmakla geçirirmiş.

Kumru hanımın bu çalışkanlığı karşısında diğer kumrular:

“Yeter artık bu kadar çalıştığın! Sabahın köründe kalkıyorsun. Bizi de rahatsız ediyorsun. Biraz yatıp, keyif çatsan ölür müsün?  Derlermiş.

Bu söylenilenleri hiç dinlemeyen Kumru Hanım, bildiğinden şaşmaz, işine bakarmış.

Gel zaman git zaman, kasaba halkı kumruların etrafı pisletmelerinden bıkıp usanmış. Bir gün kumruları kasabadan gönderme kararı almışlar.

Kasabalının bu kararını duyan tüm kumrular, telaşla uçup, soluğu Kumru Hanımın evinde almışlar.

Tüm duyduklarını Kumru Hanıma anlatmışlar.

Söylenilenleri duyan Kumru Hanım:

“Bakın arkadaşlar! Kasaba halkı bu konuda çok haklı… Kim ister etrafı pisleten, sabahtan akşama kadar tembel tembel yatan hayvanı. Bence bizi bir an önce kovup kurtulsunlar!.” Demiş.

Bunun üzerine diğer kumrular yaygarayı koparmış. Aralarından biri söz alıp şunları söylemiş:

“Evet, Kumru Hanım! Ben de seninle aynı fikirdeyim. Fakat yaptık bir hata. Bu hatadan dönüş yolunu bize anlatırsan, sana minnettar kalırız.” Demiş.

Bu sözler Kumru Hanımı epey etkilemiş. Sonra söz alıp:

“Bu günden tezi yok tüm kumrular evlerinin etrafını temizleyecek. Çamaşırlarını yıkayıp, ütüleyecek. Sizin bu temizliğinizi gören kasabalı eminin sizi kovmaktan vazgeçecektir!” Demiş.

Kumru Hanıma hak veren kumrular hemen ellerine süpürgeleri alıp etrafı bir güzel temizlemiş, çamaşırları yıkamış, ütülemiş. Etraf misler gibi kokmuş.

O günün sabahında kumruları kovmaya gelen kasabalı bir de ne görsün? Her yer pırıl pırıl olmuş. Tüm kumrular erkenden kalkıp işlerini yapmaktaymış.

Bu gördükleri karşısında mutlu olan kasabalı, kumruları kovmaktan vaz geçmiş.

O günden sonra tembelliği bırakıp, çalışmaya başlayan tüm kumrular, mutluluk içinde yaşayıp gitmişler.

Onlar ermiş muradına. Darısı tüm tembellerin başına…


Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net