Geveze

Pencereden içeriye gün ışığı sızmaya başlayınca yüreği kıpır kıpır oldu. Kuşların sesini duyunca O da ötmeye başladı.

-Cik cik cik

Küçük sahibi uyuyordu. Tüm gücüyle haykırdı,

-Ali uyan. Çıkar beni bu kafesten, cik.

Ayşe Hanım ve Necdet Bey’in mutfaktan sesleri geliyordu. Ayşe Hanım,

-Geveze başladı yine. Kafesinde durmak istemiyor. Çıkartıyoruz, pisletmediği yer yok. Gübre makinesi gibi. Muhabbet kuşu demeye bin şahit lazım.

-Doğaya salsak ne yiyecek bulabilir, ne düşmanlarından kaçabilir. Burayı ve bizleri seviyor, bizde onu. Bakmaktan başka çaremiz yok.

Geveze var gücüyle ötüyordu. Arada cici kuş cici kuş diyor sahiplerinin ilgisini çekmek istiyordu.

Birden karanlığa gömüldü. Sanki gece olmuştu. Necdet Bey,

-Kafesin üstünü örttüm. Şimdi susar.

-Sanmam, birazdan başlar ötmeye. Nedir bu kuştan çektiğimiz.

Ayşe Hanım haklıydı. Bir süre susan Geveze başladı ötmeye,

-Cik çıkarın beni.

Yatağının içinde gözlerini ovalayan Ali,

-Sus Geveze. Okuldan geldiğimde oynarız seninle.

Geveze boynunu büktü. Kafesten çıkmak için Ali’yi beklemek zorundaydı. Ali kahvaltısını yapıp okula gitti. Ayşe Hanım evi havalandırmak istiyordu. Bütün pencereleri açtı. Bir ara kafesin üstündeki örtüyü aldı. Suluğa su, yem kabına yem doldurdu. Mutfağa yöneldi. Gevezenin canına tak etmişti. Bedenini ve ayaklarını kafesin duvarlarına hızlıca vururken iyi kapanmamış olan kafesin kapısı açılıverdi. Ok gibi fırladı. Kanatlarının sesine Ayşe Hanım hole çıksa da onu yakalayamadı. Ne güzel şeydi özgürce uçmak. Odadan odaya uçtu durdu. Yorulunca gardırobun kapısına kondu. Kocaman aynasına başını salladı. O ne yaparsa, aynadaki kuş da aynısını yapıyordu. O kadar dil döktü, karşısındaki kuşu konuşturamadı. Sıkılınca açık pencerenin pervazına yumuşak bir iniş yaptı. Dışarısını seyretmeye başladı. Kuşlar uçuyor, sinekler, kelebekler, arılar uçuyordu. Etrafta hiç kafes yoktu, şaşırmıştı.

-Uç, gerçek özgürlüğe uç hadi.

İçinden bir ses devamlı bu sözü tekrarlıyordu. Rüzgarın tüylerine dokunuşu çok hoşuna gitmişti. Tam uçacakken, bir karganın ona baktığını gördü. Kendini kafesine zor attı. Korkudan titriyordu. Onu uzaktan seyreden Ayşe Hanım,

-Özgürlüğe uçamadın Geveze. Korkup esarete teslim oldun. Koskoca gökyüzü dururken özgürlüğü odadan odaya uçmak sanıyorsun. Sizi doğal ortamınızdan koparan, vatanınızı unutturan bizleriz. Hatamız büyük. Kafesinden dışarıya az çıkmak şartıyla her zaman burada kalabilirsin tamam mı?

-Cik.

 

Emine Yılmaz Dereci
www.kafiye.net