Islak Serçe

 
 
Gökte kar var, yerde buz uzun, ayaz bir gece
Ten titrer, gönül coşar, eritir içten içe
Kabarmış tüyleriyle dilşad eder kendince
Üşür sessiz sedasız, kendine kıyan olur
 
Bir serçe ki gözünden, süzülür inciden yaş
Yanar dağlar, vadiler, göğü kaplar bir telaş
Koca evren içinde, eğilmiş küçücük baş
Bir zikir edasıyla damlalar sayan olur
 
Aldırış bile etmez , yaşar donu -ayazı.
Şakıyarak karşılar ,yeni baharı yazı.
Her çağrısı bir çığlık, Rabbinedir niyazı.
Gizli saklısı yoktur ,her hali ayan olur.
 
Tereddüt etmeksizin, dostlarını kayırır.
Kurulunca bir divan, haklı,haksız ayırır.
Riyanın gömleğini, çıkarttırır, sıyırır.
Yüceler yücesinin, takdire şayan olur.
 
Sadık kalır her sözde, söylediği ahtına.
Güne şükürle başlar ,ne çıkarsa bahtına.
Cüssesine bakmadan, Süleyman’ın tahtına.
Rabbi katından inen, ilham-ı beyan olur.
 
Ruhudur temizlenen seherin güneşinde.
Küçük yüreği titrer aşkı-nar ateşinde.
Tesbihattır dökülür , şakıyıp, ötüşün de.
Kol kanadı kırılır, anadan üryan olur.
 
Titrer kalır yağmurun ,dolunun vuruşundan .
Yinede taviz vermez, o asil duruşundan .
Yumurtada başlayan, hayatın yarışından .
Bir ömür tüketerek, toprağa payan olur..

Selma Çanakçıoğlu 1 Nisan 2017 Cumartesi
www.kafiye.net