GÜREŞ DEVESİ OTTAR İLE TORUNU METİ

Evvel zaman içinde… Kalbur saman içinde… Develer tellal iken… Pireler berber iken… Ben anamın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken… Çok eski zamanların birinde Ottar ve Meti adında dede ile torun yaşarmış.

Ottar, torunu Metiyi daha bebekken den yanına almış. Onu beslemiş, büyütmüş.

Ottar’ın amacı Metiyi tıpkı kendisi gibi güreşçi bir deve olarak yetiştirmekmiş. Bu sebepten ötürü onu deliler gibi güreşlere hazırlarmış.

Fakat Meti dedesinin aksine barış canlısı, sevgi dolu bir deveymiş. Onun güreşle ve kavgayla hiç işi olmazmış.

Dedesi Meti’nin bu yönünü hiç sevmez, onu sürekli diğer develerle kavgaya zorlar dururmuş.

Gel zaman git zaman ülke halkı, deve güreşleri için büyük bir organizasyon düzenlemiş. Bu organizasyonda tüm develer yer alacakmış. Her deve kendi eş değerinde, deveyle güreşecekmiş. Şöyle ki; Yaşlılar yaşlılarla, gençler gençlerle, bayanlar bayanlarla, erkekler erkek develerle güreş tutacakmış.

Bu organizasyon için bir sabah tüm develer büyük bir sahada toplatılmış. Tribünler hınca hınçinsanlarla doluymuş.

Ardan biraz zaman geçtikten sonra güreşin başlangıç düdüğü çalmış. Düdükle birlikte tüm develer rakipleriyle güreşe tutuşmuş.

Bu güreşi tribünlerden izleyen insanlar zevkten dört köşe oluyorlarmış. Bu durum onları epeyce eğlendirmekteymiş.

Onlar eğlenirken develer kan ter içinde birbirleriyle güreşiyor, yorgun düşenler baygınlık geçiriyormuş.

Bu görüntüler Metiyi çileden çıkarmaya yetmiş te artmış. Hiç vakit kaybetmeyen Meti kendine yüksek bir yer bulup oradan diğer develere seslenmiş:

‘’Yeter artık! Bırakın bir birinizi yemeyi. Görmüyor musunuz? Sizin bu halinize insanlar zevk duyarak izliyorlar. Hiç mi kendinize acımıyorsunuz? Yazık değil mi size?’’ Diye var gücüyle bağırmış.

Metinin bu sesi sahaya bir gülle gibi düşmüş.

Meti’nin bağrışını duyan develer bir anda kendine gelip güreşe son vermiş. Sonra da birbirlerine bakıp, Metiy’e hak vermişler.

Güreşin durduğunu gören insanlar, kendi aralarında mırıldanıp, develeri yuhalamaya başlamışlar. Bu yuhalamalar develeri hepten çileden çıkarmaya yetmiş. Bir anda tüm develer tribünlere koşup, insanların üzerine yürümüş. Develerin üzerlerine geldiğini gören insanlar bir arkalarına bakmadan kaçmaya başlamışlar.

İnsanların kaçıştığını gören develer rahat bir nefes almışlar. Sonra da hep bir ağızdan zafer naraları atmışlar. Metiyi de sırtlarına bindirip, cadde cadde dolaştırmışlar.

O günden sonra ülkede bir daha deve güreşi yapılmamış.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım Kaf Dağına…

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net