SİHİRLİ TAHT

Bir varmış, bir yokmuş… Çok eski zamanların birinde zengin bir ülke varmış.

Ülke halkı bolluk ve bereket içinde günlerini geçirirmiş.

Bu zenginlik karşısında ne yapacağını bilemeyen kral, düşünüp taşınıp kendine altından bir taht yaptırmaya karar vermiş.

Bu kararını da kısa sürede hayata geçirmiş.

Taht o kadar güzel, o kadar ihtişamlıymış ki, görenlerin bir daha göresi gelirmiş.

Kral o günden sonra âdete büyülenmişçesine tahtından kalkmaz olmuş. O kadar ki, yemeğini onun üstünde yer, suyunu onun üstünde içer, uykuyu da oracıkta uyurmuş. olmuş.

Ülkesinin işleriyle de ilgilenmeyen kral, yavaş yavaş her şeyden elini eteğinin çekmiş.

Onun bu ilgisizliği ülkesini yavaş yavaş sefalete sürüklemiş.

Halk yoksullaşmış. Topraklar kuraklaşmış.

Bu durum ülkenin ileri gelenlerine dert olmuş. Bir gün her bireri bir araya gelip, durum değerlendirmesi yapmış.

Aralarından en yaşlı olan Arman  söz alıp:

‘’Bu sefaletin tek sebebi, kralımızın ilgisizliğidir. Ne zaman ki o, altın tahta oturdu, o günden sonra ülke bu hale geldi. İyisi mi o tahtı yok etmek. Ne dersiniz?’’ Diye sormuş.

Bu konuşmanın ardından diğerleri, Arman’a hak vermişler.

Hiç vakit kaybetmeden kolları sıvamışlar. Hemen bir plan yapıp saraya gizlice girmişler.

Saraya girince sarayın pis kokusu burunlarını dağlamış. Belli ki burada uzun zamandır temizlik yapılmamış. Her yer toz, kir, pas ve örümcek ağlarıyla doluymuş.

Tahtta uyumakta olan krallarını, usulca yerinden kaldırıp yatağına yatıran bilge Arman, tahtı yerinden sökmek için arkadaşlarından yardım istemiş.

Hep birlikte tahtı yerinden güçlükle sökmüşler. Yerinden çıkartılan sihirli taht bir anda durduğu yerde erimiş, yok olmuş.

Tüm bu olanlar Arman ve arkadaşlarını şaşkınlık içinde bırakmış.

Taht yok olduktan sonra, yavaş yavaş saray aydınlanmış. Toz, kir ve pas bir anda  ortadan kalkmış. Saray çalışanları uzun bir uykudan uyanmışçasına etrafa bakınmaktaymış.

Kral ise yataktan kalkıp Arman ve arkadaşlarını selamlamış. Sonra da:

‘’Neler oluyor? Ne işiniz var burada?’’ Diye sormuş.

Arman olanı biteni krala anlatmış. Kral şaşkın bakışlarla Arman’ı dinlemiş.

Sihrin etkisi üzerinden kalkan kral, kendini ülkesinin kalkınmasına vermiş. Gece gündüz demeden çalışmış didinmiş. Sonunda ülkeyi eski refah durumunu gerikazandırmış.a

O günden sonra kral, bir daha taht yaptırmamış.

Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de siz dinleyenlerin başına.

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net