Eyvah Hala Çocuğum

Ben Ege Özcan, 27 Nisan 2007’de Ankara’da doğdum. 5 yaşında Izmir’e taşındım. Şu an izmir’de yaşıyorum. Dursun Acar ortaokulu 5. Sınıf öğrencisiyim. Boş zamanlarımı futbol oynayarak, kitap okuyarak ve günlüğüme yatarak geçiriyorum. Gaziemir futbol kulübünde hafta sonlarını değerlendiriyorum. Gaziemir belediyesi başkanımız Halil İbrahim Şenol’u ziyaret ettiğimde yazdıklarımı değerlendireceğini söyledi. Başkanımın çocuk ve hayvanlara olan sevgisi hemen dikkatimi çekti. Kedisi Çiko ve papağanı çok güzeldi. Onların fotoğraflarını çektim.

Güzel bir gündü.

Gaziemir imizin çocuk dostu belediye başkanı sayın aHalil İbrahim Şenol’a saygılarımla.

Mart 2019/İzmir

Ege Özcan

Eyvah Hala Çocuğum

 

Hayatınızda hep çocuk kalacağınız hissi uyandı mı hiç? Ben büyümeyi çok istiyorum, ama hala çocuğum. İşte tam da sürekli çocuk olmak hissi çok kötü…

Sen çocuksun büyüklerin işine karışma…

Sen çocuksun yapamazsın…

Düşersin otur…

Zıplama, koşma! Büyüdün artık gibi tezatliklarla.

Çocuk olmak zor işte. Sanırım büyüklerin işi de zor. Akılları karışmış, işlerine gelince kocaman çocuk, gelmeyince küçücük çocuğum! Dedim ya çocuk olmak zor iş.

Okulda başarılı, evde uslu, sokakta paşa paşa çocuk olmamız gerekiyor. Şunu şöyle yapma, bunu böyle yap, otur, sus, karışma, kıkırdama, oyun oynama, öfff… Çok sıkıldım bu çocukluktan!

Üstelik büyümeme daha çok var. Sokakta oynamak da yasak! Araba çarpabilir, biri kaçırabilir, başına türlü iş gelebilir.

Gel de çocuk ol bu devirde. Zor, zor,zor…

Büyüklerin düşünmesi gereken her şey bir çocukta patlıyor. Her türlü önlemi alınması gereken anlarken, bir bahçede bile oynayamayarak cezalandırılıyoruz. Özgürce oynamak bizim hakkımız ken nerede kaldı çocuk hakları.

Okulda deneme sınavları, sınavla tam bir yarış! Başarılı ol, adam ol, ol ol ol….!

Yeteeeeeeerrrrrrrr…!

Yeter, Ben sadece çocuk olmak istiyorum. Şiddet haberleri, kaçırılan mı çocuklar, gel de çocuk ol şimdi! Bize doğuruyu, yanlışı, güvenmeyi öğretmeleri gereken büyüklere doğruyu yanlışı kim öğretecek? Yoksa o da biz çocuklara mı düşüyor, hadi gel de çocuk ol!

Çikolata yeme cips yeme pizza yeme hamburger yeme şeker yeme lahmacun yeme abur cubur yeme yeme yeme… Çocukken yemezsek ne zaman yiyebilir ki? Eminim büyüyünce hiç yemeyeceğiz. Büyükler bizi korurken sanırım çocukluğumuzu yaşatmıyor lar. Bir de keşke biz de çocuk olsaydık diyorlar. Sanki çocuk olmak kolaymış gibi.

Geçenlerde parka gittik. Bir kız çocuğu koşarken düştü ve elinden kanlar akmaya başladı, çok ağladı. Düştü yerdeki cam kırıkları elini kesmişti. Bu da çocukların suçu mu? Biz koşmak zıplamak oynamak istiyoruz. Eğer siz sorumluluklarınızı taşırsanız bizde çocuk olarak mutlu olabiliriz. Siz büyükler yediklerinizi içtiklerinizi çöpe atarsanız bizde örnek alırız. Parkta tüm büyükler sigara içiyor. Biz oyun alanlarımızda nefes almak istiyoruz.

Yine bir gün parkta sigara içen bir büyüğe ” sigara içmek zararlı ağabey, içme” dedim, ” sen büyüyünce içmezsin ufaklık” dedi ve sigarasını içmeye devam etti. Artık parka gitmek istemiyorum. Parkta siz büyüklerden bıktık! Bunun üzerine bir futbol kulübüne yazıldım.

Hafta sonları iki saat sahada antrenman sonrası maç yapabiliyorum. Kulüpte bile sigara içen büyükler var. Siz büyükler neden bu kadar bencilsiniz? Biz çocuklar siz büyükleri örnek alıyoruz. Çocuklara kötü örnek olmayı bırakın artık.

Ben de oyun oynamaktan çok yazı yazıyorum, günlük tutuyorum. Günlüğümde o gün yaşadığım önemli anları yazıyorum. Size günlüğümde yazdığım tam da beş yaşında başından geçen kötü bir anımı yazarak devam edeyim. Çocuk olmanın anlamını bilmeyen tüm büyükler için bir ders!

Beş yaşındaydım. Annem ve anneannemle Urla Çeşmealtı pazaryeri’nde dolaşıyorduk. Pazarda gezmeyi, bir şeyler tatmayı, alışverişi çok severim. Tüm alışverişimiz bitmiş, tam pazardan çıkacakken gözüm üzerinde limon olan küçük bir ağaca takıldı. Yazdığımız ın bahçesinde her türlü meyve ağacımız vardı ve dedemle anneannem koparmama izin verdiler.. Bende bir tane limonlu kopalı verdim. Koparmam ve birlikte yaşlı bir adamın beni tekmeleyip kendine vurması bir oldu. Çok korkmuştum. Annem ellerindeki torbalarla arabamızın kapısında şaşkınlıkla kala kalmıştı. Sonra ağlamaya başladım, canım acımıştı. Annem koştu, bazı büyüklerde bu acımasız yaşlı adamı durdurmaya çalıştılar. Annem ağacı satın almak istemesine rağmen tartışma büyüdü. Annem polis çağırdı. Karakol, ifadeler, hastane adli tıp rapor derken mahkemede sonunda bana vuran kişi suçlu bulundu.

Ama sabıkası olmadığı için kişiye para cezası verildi, verilen cezası Beş yıl ertelendi. Evet belki izin almadan bir limon koparmıştım ama bu yaşadıklarımı hak etmemiştim. Küçük bir çocuktum sadece!

Sanırım bu ülkede çocuk olmak daha zor!

Oysaki önderimiz Mustafa Kemal Atatürk yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa olsun “çocuk ” diye seslenirmiş. Çünkü çocuk Atatürk’ümüz için sevgi demekti.

” Küçük hanımlar, küçük beyler, sizler geleceğin bir gülü, yıldızı ve ışığısınız. ” Sözleriyle çocuklara verdiği önemi belirtmiştir. ” Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı, onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.” demiştir.

Atatürk’ümüz bizlere çocuk bayramı hediye ederek tüm dünyaya çocuklara ne kadar çok değer verdiğini göstermiştir.

Teşekkür ederim Atatürk’üm! İyi ki bu ülkeden geçtin! Tek istediğimiz sevgi, çocuk demek sevgi demek.

umarım yazdıklarım siz yetişkinlere ve biz çocuklara ders olur. Tüm küçüklere sevgi, büyüklere saygımla.

 

Gaziemir/ Mart 2019
Ege Özcan
www.kafiye.net