Boşanma ve Çocuk

Boşanma süreci içinde yaşanan gerginlikler ve çatışmalar, çocuğun içe kapanmasına, anne-babası tarafından sevilmediğini düşünmesine, gerginliklerin sorumlusu olarak kendisini görmesine neden olur. Bu sürecin boşanmayla sonuçlanmasıyla birlikte çocuğun, bu düşüncelerinde haklı olduğunun göstergesi olarak ortaya çıkar ve çocukta yoğun suçluluk duygusuna yol açar.”Boşanmış ailelerin çocuklarında sıklıkla konsantrasyon güçlüğü, ağlama krizleri, öfke nöbetleri, içe kapanma, okul başarısında düşüş kendini gösterirken; boşanma sebebini kendisinde gören çocukta bu belirtilerle birlikte daha ağır psikolojik sorunlar gözlemlenmektedir. Altına kaçırma, altına işeme, saldırganlık, adaptasyon bozuklukları, nefret duygusunun aşırı şekilde artması, iletişim bozukluğu, uyku bozukluğu, mastürbasyona baş vurarak haz alma, kendine zarar verme ve intihar.


Boşanmanın ardından en zorlu dönem, boşanmadan hemen sonra gelen zamandır. Boşanmanın çocuğa etkisi ,bu dönemde evlilik çatışması, ana baba yoksunluğu ve aile stresine maruz kalmaya bağlıdır. Her çocuk eninde sonunda bu döneme uyum sağlar. Fakat uzun vadede, özellikle ergenlik döneminde bazı uyum ve davranış sorunları ortaya çıkabilir. Alkol ve madde kullanımı, erken cinsel etkinlik, zayıf okul performansı, karşı cinsle zayıf kişilerarası ilişkiler, evliliğe karşı olumsuz tutum ve evliliklerinde yüksek boşanma oranları, duygusal bağlanma problemleri boşanmanın uzun vadedeki etkileri olarak öne çıkmaktadır.


Çocuk eğer 0,5 yaş aralığında ise boşanmayı algılayamaz. Bu çocuğumuz okul öncesi grubunda olduğu için henüz soyut kavramları algılama becerisi gelişmemiştir. Dolayısıyla çocuk anne babanın boşanmasından kendini sorumlu tutacaktır. İlgi ve bakıma ve muhtaç olan bu çocuğumuz anneden ayrılma korku ve panik sebebi olarak kendisini bilir ki; saldırgan, sinirli, şaşkın ve korkulu olurlar. Yaramazlık yaptığı için, annesinin ya da babasının bir eşyasına zarar verdiği için vb. annesinin, babasının evi terk ettiğini düşünür.


Çocuk eğer okul çağındaysa (7-8 yaşlarında) soyut kavram becerisi geliştiğinden boşanmayı daha iyi algılayabilecek konumdadır. Bu yaş grubunun çocuklarında üzüntü gözlemlenmektedir. Gelecekten korku ve onlar için hiçbir yerin güvenli olmadığı, sevilmediği, onu kimsenin istemeyebileceği hisler hakimdir. Evden giden ebeveyni çok özlerler. Birçok çocuk o değil de keşke ben gitseydim duygusundadır. Bu gibi durumlarda anne baba çocuğuyla boşanmanın sadece anne babanın artık beraber yaşamayacağı fakat kendisiyle ilgili kararlarda birlikte olacaklarını bu ayrılığın kendisinden ayrılmak olmadığını çocuğa uygun bir dille anlatılması gerekmektedir. Böylelikle boşanmadan çocuğun alacağı hasar en aza indirgenmiş olacaktır.

Çocuk eğer 9-10 yaşlarındaysa duygularını gizlemeyi tercih edebilir. Ayrılıkla ilgili konuları konuşmak istemez, hiçbir şey olmamış havasındadır. Boşanma olayından utanç duymakta, içinde fırtınalar kopmaktadır. Okul başarısında düşme ve arkadaş ilişkilerinde bozulma sıktır. Dürtüsel davranan, kavgacı, çabuk hiddetlenen, düşmanca tavırlar sergileyen bir çocuk haline gelebilir.

Çocuk eğer ergen dönemdeyse boşanmanın çocuğa etkisinin en fazla görüldüğü dönem bu dönemdir. İnsan yaşamının en çalkantılı döneminde gelen boşanmanın yarattığı kaotik ortam, ergende büyük bocalamalara neden olabilir. Bu çocuklarda düşük benlik algısı, depresyon, davranış bozukluğu, toplumdan izolasyon sorunları gözlemlenmektedir. Kız çocuklarında davranış bozuklukları gözlemlenirken; erkek çocuklarında cinsiyet özdeşimi sorunları daha sıklıkla gözlemlenmektedir. Okul dönemi erkek çocuklarda kızgınlık ve stres kızlara göre daha yoğundur.


Erkek çocuk annesiz yapamayacağını düşünürken kız çocuk babasız yapamayacağını düşünmektedir. Erkek çocuklar, boşanmanın ardından annelerine daha bağımlı olma eğiliminde olup, annesiz ne yapacaklarını bilemez gibidirler. Annelerinin yönlendirmesine gereksinim duyarlar ve duygularıyla baş etmeyi öğrenmekte zorlanırlar. Bu da özellikle yetişkinlik dönemlerinde duygusal bağlanma sorunları yaşamalarına neden olur.

Kızlar ise duygularını daha rahat ifade ederek boşanmadan daha az etkilenmiş gibi görünseler de, bazen dıştan şaşılacak derecede iyiymiş izlenimi verirken içlerinde derin üzüntü, güvensizlik ve terk edilmişlik duyguları yaşayabilirler. Bu saklı duygular da özellikle ergenlik döneminde su yüzüne çıkarak, anneye düşmanca tavırlar, erken evlenme, erken cinsel ilişki, kendinden yaşça büyük birine bağlanma, evden kaçma, alkol ve madde bağımlılığı gibi sorunlarla karşımıza çıkabilir.

Kızların erkeklere göre yıkıcı ve anti sosyal davranışlar geliştirme olasılıkları çok düşüktür. Baba-kız ilişkisinin yetersiz kaldığı, sevgi dolu bir baba özlemi içindeki kızlar ileriki yıllarda, eşlerinde baba şefkati arayacak, kendilerinden yaşça çok büyük erkeklere ilgi duyacaklardır.

Boşanma sebebinin özellikle şiddet olduğu ailelerin çocuklarıyla yapılan görüşme ve gözlemlerde çocuğun saldırgan tutum sergilediği gözlemlenmektedir..Bu çocuklar okuldaki ya da çevrelerindeki çocuklara baskı ve şiddet uygulayarak onlar üzerinde üstünlük elde ettiklerini düşünmektedirler ki , kendilerini bu şekilde değerli görme kabullendirme eğilimi içerisine girmektedirler.Bu çocuklar okul başarısızlığını kendilerinde görmemektedirler.Genelde öğretmenin iyi olamadığını sınıfta ayrımcılık yaptığını ileri sürdükleri görülmektedir.Okumanın ve eğitim önemini idrak edemeyen bu çocuklar ilerleyen yaşlarında sokak hayatına adapte olurlar.Ve bu durumda madde bağımlılığı ,alkol, gece hayatı gibi batağa sürüklenirler ki olası bu durumların önceden tespiti halinde gereken önlemlerin alınması ;mesleki eğitim kurslarına yönlendirilmesi gerekli psiko- sosyo çözüm süreciyle çocuğun topluma adaptasyonunun sağlanmasıyla birlikte , mutlu ve huzurlu bir birey olarak hayatını idame etmesi ve sağlıksız ahlaksız bir kaosa sürüklenmesinin önlenmesi hedeflenmiş olur.


Aile Danışma Merkezleri Yönetmeliği’nin 29. Maddesi gereği merkezlerde tutulan kişisel bilgi, belge ve raporlar görüşülen kişilerin bilgileri sorunları yaşadıkları travmalar gizlilik ilkesi gereğince saklı tutulur ve açıklanmaz.Şöyle özetleyecek olursak ;boşanmanın hangi yaşta olursa olsun çocuk üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Çocuğun ilerleyen yaşamını sağlıklı sürdürmesi ve kendisini toplumdan izole etmemesi için ebeveynlerin boşanmadan önce çocuğun psikolojik durumunu düşünmeleri ve çocuğu bu sürece birlikte hazırlamaları gerekmektedir. Bu durumda boşanma ile ilgili açıklamayı ertelemeden, çocuğun anlayabileceği şekilde yapmalıdırlar. Boşanma ve sonrası ile ilgili düzenlemeler yapılırken çocuğun gereksiz yere yetişkinler ile ilgili detaylara dahil edilmemesine dikkat edilmelidir. Belirsizlik döneminin mümkün olduğunca kısa sürmesine çalışılmalıdır (kim, nerede, kiminle yaşayacak, çocuk ne zaman diğer ebeveyni görebilecek gibi). Çocuğun öğretmeni ve eğer varsa okulun rehberlik servisi ile iletişime geçerek anne babanın gerekli gördüğü kadarıyla çok detaya girmeden durumum anlatılması da gerekli olabilir. Böylelikle okul başarısızlığının önlenmesi ve gereken rehberlik desteğin çocuğun hassasiyeti doğrultusunda almasını sağlamak.


Ebeveynlerin çocuğu dinlemesi onunla iletişime geçmesi konuşması dolayısıyla, üzücü olaylar hakkında konuşmak var olan üzüntüyü arttırır gibi görünse de üzerinde konuşulmayan duygular çok daha olumsuz etkiye sahiptir. Konuşulan ve paylaşılan duygularla başa çıkma daha kolaydır. Bu bağlamda ;
1-Çocuğa kendisinin çok sevildiğinin söylenmesi ve boşanmanın onu suçu olamadığının anlatılması.
2-Çocuğunuzdan anne baba arasındaki tartışmalarda taraf tutmasını istememek, çocuğun yanında eski eşle ilgili eleştiri ve suçlamalarda bulunmamak ve eski eşle ilgili bilgi ya da mesaj almada çocuğu araç olarak kullanmamak.
3-Çocuğa size destek olmak, güç vermek gibi roller yüklememek, bunun için yetişkinlerden (aileniz, arkadaşlarınız, gerekirse bir profesyonel) yardım almak.
4-Çocuğa yeniden bir araya gelmek gibi gerçekleşmeyecek vaatlerde bulunmamak.
5-Çocuğa düzenli ve disiplinli bir hayat sağlamayı her daim göz önünde bulundurmak.,
Daha mutlu yarınlara daha sağlıklı nesiller yetiştirmek bağlamında boşanma süreci ve sonrasında çocukla ilgili kararlarda olası psikolojik ve toplumsal sorunların önüne geçmek için çocuklara gereken hassasiyet verilmeli ve bir uzmandan yarım alınmalıdır.Tüm çocukların evebeynlerinin yanında huzurla büyümesi dileğiyle…

Sosyolog/Sosyal Uzman:Filiz Kalkışım Çolak
www.kafiye.net