Yazar Prensesi

Cızırtılı günler radyomun frekansına kalbimi itip benden gidenleri bana geri döndürmek için çırpınırdı ama ben, es’inde bile ses olan parıltılı bakışlarıma gönül verenleri seçerdim.

Tezgah kuran arsız bir haller sunmuştu bize aşk; sevmeyi sevebilecek adamların beyazlaşan kaşları bile olabilirdim ama sevmeyi harbiden bilebilselerdi eğer…

Çok zaman oldu bir adam İçin ağlamayalı; ya da bir adamı adam sanmaktan vazgeçeli. Ben neden ağlayacakmışım ki? Su sızdıran bir boru muydu gözlerim? Vanasını kapatan enteresan susuzluk savaşım mıydı adama gönül bağlamayı sevap saydıklarım?

Böyle iyiyim. Serüvenimin yalnız yakalanmış güvercin kısmından tek başıma uçuyorum. Sarılmak isteyen varsa ben, önce beni seviyorum.

Flaşı patlayan fotoğraf makinemin benden önce bana gülümseyen günlerinin adamsız şaha kalktığı şiirlerdeyim. Gözlerim şiir şarabı, saçlarım yalın rakısı ve kulaklarım ritmine kültürümü kattığım senfonik unutmalar kısmından hayırlı olan bir uyanış müziği bağımlısı…

Önce adamları, sonra adamların adamsızlıklarını ve denemelerime damsız giriş yapıp aktif yalnızlık acısı olduğum kaygısızlıklarımı sevmiştim. Şimdi, tek; tek ben olabilmeyi seviyorum.

Küçük ayrıntılarınızı silahımla vurdum adına kalem dedim; çünkü, ben sizi bir kalemde yazıp bir kalemde silmeyi öğrenen bir yazar prensesiydim.

Dilara AKSOY
www.kafiye.net