MASALLAR ÜLKESİ VE AYAZ

Evvel zaman içinde
Kalbur zaman içinde
Deve tellal iken
Sinek berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken
O yalan bu yalan
Fili yuttu bir yılan
Bu da mı yalan…

Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın günü çokmuş.

Eski zamanların birinde bir köy varmış. Bu köyde anasıyla birlikte yaşayan bir çocuk varmış. Bu çocuğun adı Ayazmış.

Anası Ayaza yatmadan önce masallar anlatırmış. Bu yüzde de Ayaz rüyalarında hep masal kahramanı olurmuş.

Ayaz masal kahramanlarını ve masallar ülkesini çok merak edermiş.

Bir gün anası onu değirmene göndermiş. Az gitmiş, uz gitmiş. Dere tepe düz gitmiş. Yorulduğunu anlayınca bir ağaç gölgesi bulup dinlenmiş.

O dinlenirken bir anda karşısına Pinokyo çıkmış. Pinokyo’yu gören Ayaz sevinçten çılgına dönmüş.

Pinokyo:

‘’Telaşlanma Ayaz! Bak seni nereye götüreceğim!’’ Demiş.

Ayaz merakla:

‘’Nereye gideceğiz?’’

Pinokyo:

‘’Seni hep merak ettiğin, masallar ülkesi var ya! İşte oraya götüreceğim.’’ Demiş.

Ayaz kulaklarına inanamamış. Hemen eşeğini ağaca bağlamış. Sonra da Pinokyo’yu takip etmiş.

Pinokyo onu bir mağaraya götürmüş. Mağaranın dar ve karanlık yollarında ilerlemişler. Karşılarına yemyeşil bir orman çıkmış. Burası rengârenk kelebeklerle doluymuş. Her bireri nazlı nazlı uçuşuyormuş. Yollarına devam eden Pinokyo ile Ayaz vara vara masallar ülkesine varmışlar.

Masal ülkesinin ışıltısı Ayaz’ın gözlerini kamaştırmış. Burası anasının anlattığı masal ülkesinden daha güzelmiş.

İkisi birden ülkenin tertemiz sokaklarında yürümeye başlamış. Yolda Yedi Cüceler, Pamuk prenses, Çizmeli kedi, Rapunzel, Kül Kedisi, Keloğlan, Alâeddin, Dev Anasıyla karşılaşmışlar.

Ayaz onlara selam vermiş.

Kahramanlar:

‘’Biz de uzun zamandır seni bekliyorduk. Hoş geldin!’’

Ayaz gülümseyerek:

‘’Hoş bulduk!’’ Demiş.

Pinokyo:

‘’Hadi Ayazcığım! Daha gezecek çok yerimiz var.’’ Demiş.

Sonra da onlarla vedalaşıp yollarına devam etmişler.

Pinokyo Ayaza Peri Padişah’ının sarayını göstermiş. Saray kocamanmış. Surları altından, çatısı pırlantadanmış. Ayaz saraya bayılmış. İçinden’’ Keşke anamla burada yaşasaydık.’’ Diye geçirmiş. Bu düşüncelerle yoluna devam eden Ayaz Pinokyo’ya Kaf Dağını sormuş. Pinokyo Ayaz’ın Kolundan tutuğu gibi Kaf Dağına götürmüş. Burası dedikleri gibi sihirli bir dağmış. Burada daha önce hiç görmediği ağaçları görmüş. Hiç içmediği sulardan içmiş. Hiç tatmadığı yemişlerden tatmış. Sonra da AnkaKuşunu görmek istemiş. Pinokyo onu kuşa götürmüş. Kuşu gören Ayaz dayanamayıp, ona sarılmış. Kuşta onu sırtına atıp, Kaf Dağının doruklarında gezdirmiş. Ardından Pinokyo’nun yanına getirmiş.

Ayaz burayı çok sevmiş. Fakat bir anda anası, aklına gelmiş.

Pinokyo’ya:

‘’Arkadaşım! Bir an önce değirmene gitmeliyiz. Anam beni merak eder.’’

Pinokyo Ayazı Uçan Halıya bindirmiş. Doğruca eşeğinin olduğu yere bırakmış. Sonra da vedalaşıp, ayrılmışlar.

Ayaz bir anda gözlerini açmış. Etrafta ne Pinokyo, ne de Masallar Ülkesi varmış. Gördüğü sadece bir rüyaymış.

Kendine gelince:

‘’Ne güzel bir rüyaydı o öyle! Oraya bayıldımmm!’’ Demiş.

Ardından eşeğini sürüp, değirmene gitmiş. Unu alıp, eve dönmüş. Rüyasını anasına anlatmış.

Anası onu sevip, okşamış.

O günden sonra, ana ile oğul mutlu, mesut yaşamışlar.

Daldan üç elma düşmüş. Biri sana, biri bana, biri de siz çocukların başına.

Hacer Taner Bulut
www.kafiye.net