Taassub ve asabiye kavramlari:

Lügatlar taassup kelimesini “Bir kimsenin herhangi bir dini inanca, bir görüşe, düşünceye veya herhangi bir partiye gereğinden fazla, yani aşırı bağlılığıdır” şeklinde betimler. Dolayısıyla taassup bir kimsenin bir şeye körü körüne bağlanması, haksız da olsa taraf olması anlamına gelir.

Kelimenin kökü ‘s-b’ ise asabiyet gösterme, gergin olma ve yine bir ideoloji ile ilgili fanatizm göstermek demektir. “Asab” sinir lifi sözcüğünden alınıtıdır. “Asaba” sarmaşık gibi iç içe geçmek, sıkmak, kasmak anlamındadır. Öyleyse ‘asabiye’ tıpkı insan psikolojisindeki aşırı gidip sinirlenme ve kasma gibi düşünsel veya ırki mevzularda da insanların aşırılık gösterip kasması halidir.

Nebevi lisanda “asabiye” ırkçılık veya kavimcilik yapmak demektir. Nitekim bir rivayette Allah resulu’nun “İnsanları bir asabiye için toplanmaya çağıran, bir asabiye için savaşan ve asabiye uğruna ölen bizden değildir.”dedigi rivayet edilir. Burdaki asabiye kavramı cahiliye döneminden kalma bir algı olup kavmiyetçilik ve ırkçılık yapmak anlamındadır.

Bir kimsenin kendi kavmini veya ideolojisini ve yine partisini sevmesi ve onun için çalışması ne kadar makul ise onları mutlaklaştırması ve adeta putlaştırması, sorgulanamaz hale getirmesi “asabiye” kategorisine girer.

İnsanların yaşaması icin sinir sistemlerinin çalışması gereklidir. Ancak bu sistem gereğinden fazla çalıştığında insan bedeninde nörolojik sorunlar olabilir. İbni Haldun’un bahsettiği müspet anlamdaki “asabiye” yani toplumsal dayanışma mekanizması ile insanların kendilerinden olmayana karşı gösterdikleri müsamahasızlık ve zulüm derecesine varan taassup birbirine karıştırılmamalıdır.

İşte menfi anlamdaki “asabiye” kelime olarak aynı kökten gelen taassup kavramını netice verir. Birincisi bağlılık duygusunu ikincisi bağımlı olma zaafını gösterir.

Taassup aşırı gitme demektir. Mutaassup diye, bu aşırılığı gösteren kimseye denir. İşte bu aşırılığı gösterenin nebevi dilde cahiliye üzerine olur tehdidi bizim her daim hatırda bulundurmamız gereken bir nebevi ihtardır. Meslek, meşrep, mezhep veya ırk taassubu bu anlamda aklımızı, düşüncemizi ve duygularımızı uzak tutmamız gereken tutumlardır.

En son hutbemde “asabiye” konusuna değindim. İlk ırkçının şeytan olduğunu hatırlattıktan sonra bu konudaki nebevi beyanları hatırlattım.

Hapishanelerde maalesef “asabiye” dediğimiz sorun oldukça hat safhada. Bu durum sadece müslümanlar için değil gayri müslimler içinde geçerli bir durum.

Bir gün bir insanı ağır şekilde yaralamaktan mahkum olmuş bir gayri müslim hücresini ziyaret ettiğimde seninle aynı tramvayda olsaydım o tramvayı terkederdim demişti. Neden dedim? Müslümanlar tehlikeli insanlar, patlamayacağın ne malum demişti.

Diğer taraftan müslümanlar arası mezhep asabıyesi çok büyük problem. Safi mezhebini takip eden Habesi isimli bir grup mahkemeye başvurarak bizim kıldığımız Cuma namazından ayrı bir Cuma namazı için Amerikan mahkemelerinden hak kazandı. Biz Cuma namazını yaklaşık üç yüz kişi birlikte eda ederken onlar yaklaşık on kişilik grupla ayrı kılıyorlar. Dört yıl boyunca bu konuda mahkeme ile mücadele ettiler ve sonunda mahkeme dava açan mahkuma şimdiye kadar Cuma namazı kılamadığı için kırk bin dolarlık tazminat verdi.

Lakin “asabiye” sorunu kendi mezheplerinden olanlar arasında da oldukça yaygın. Bir kimse beyaz müslümansa ona karşı daha az müşfikler. Beyaz müslümanların kendilerini nispeten yalnız hissettiklerini görüyorum. Diğer taraftan bir siyah mahkum kendi şehrinden değil başka şehirdense ona karşı da ayrımcılık olabiliyor. Şayet kendi şehrindense o şehrin bölgeleri arasında rekabet oluyor. Kuzey Filedelfiya ile Güney veya Batı Filedelfiya arasında çekememezlik hatta kavgalar oluyor.Aslında bunlar birazda mahkumların psikolojisiyle ilgili diye düşünüyorum. Asabi ve duygularını kontrol edemeyen psikolojilerin sosyolojik tezahürü bunlar.

Takım tutma asabiyeti gibi, siyasi parti asabiyeti ise bizim topraklarımızın sorunu. İnsanlar kendilerinden farklı bir siyasi çizgide olan siyasi fırkaları yok etmek kendilerinden başkasını meydanda görmemek peşindeler.

Oysa ki nebevi ihtar çok ağır. Asabiye irtikap eden cahiliye üzerine ölmüştür diyor sevgili resul.Diğer taraftan yükselen bir patriotism ve milliyetçilik damarı var.“Asabiye” dünyanın her yerinde körükleniyor. Sanki çılgın bir ‘asabiye’ alevi dünyayı sarıyor. Bu alevi körükleyen ve ona destek olanlara, insanların arasını ideoljik, mezhepsel veya düşünsel iftirak tohumlarıyla ayrıştıran provakatörlere bin nefrin ve lanet olsun.

Bilgin ERDOGAN
www.kafiye.net