KISKANÇLIK ATEŞİ KİMİ YAKAR KAVURUR

Melih Balkona çıktı ve salıncağa oturdu. Bir ileri, bir geri salıncakta bedeni ve kafasının içindekilerle birlikte sallanmaya başladı. Zaman durmuştu , ne kadar süre geçti anlayamadı …. Sallandı , sallandı …

Esin yüzünde gülücükler açarak balkona çıktı. Üzerinde askılı mavi bir tişört , altında beyaz mini bir şort , yüzüne hafif bir makyaj yapmış, bahar esintili bir koku sürmüştü. Erkek gözüyle , alıcı gözle baktı . Kadın gerçekten güzeldi.

Su yeşili gözleri , açık kumral dalgalı saçları orta boyu ile alımlı hatta çok hoş bir kadındı .. Başarılı bir mühendis , iyi bir yönetici ve çok iyi bir eşti. 
Kendi kendine bitmiş bir evlilikten bahseder gibi geçmiş zaman kullandığını fark etti ve yüreğine bir ağrı saplandı ..

Balkon ile salonu ayıran duvar yerine boydan boya pencere ve sürgülü çift kanatlı cam kapı vardı ve camlar içeride perde olduğu için ayna gibi balkonu yansıtıyordu . Aynada kendine baktı. Son zamanlarda çok kilo almıştı. Uzun boyu ve fazla kiloları ile kendisini çirkin ve tükenmiş gördü. Ayağa kalktı ve karısı ile kendisini yan yana görmek için Esin’e yaklaştı sanki saçında bir şey varmış gibi uzandı. Esin bir adım geri çekildi.
– ne yapıyorsun ? Diye sert bir şekilde sordu.
– saçında bir şey vardı , onu alacaktım. 
Kısık bir sesle söylemişti. Esin cama doğru döndü.
-ben bir şey göremiyorum …
– düştü galiba …. Diye mırıldandı..

Bu arada ikisi arasındaki görüntü farkına bakma fırsatını bulmuştu . Şişman ve çirkinim ve artık beni beğenmiyor .. Diye aklından geçirdi . Sanki ayrı evlerde yaşıyorlardı ve kadını ilk kez görüyordu .. Tekrar Esin’e tepeden tırnağa baktı . Yüreğinde kelebekler yerine arılar uçmaya başlamıştı ve yüreğini delik deşik ediyorlardı . Yüzüne boş görünüşlü ifadesiz maskesini takdı ve kahvaltı için karşı taraftaki komşu villaya geçti … Bu duruma daha ne kadar tahammül edebilirsin diyen iç sesi , içeriden Melih’i kemirmeye başlamıştı …, neden … Neden … Diye yankılanan iç sesini duymamak ve o sesi bastırmak için konuşmaya başladı.

İki gün sonra Melih oturduğu koltukta uyur gibi ebediyete intikal etti, kalp krizi dediler ve onu sessizce bir mezarlığa gömdüler. Eşi ve eşinin ailesi ona kızıyordu, yediğine içtiğine dikkat etmediği ve kızlarını genç yaşta yalnız bırakıp gittiği için.

Oysa Melih kıskançlık ateşiyle yanmış kavrulmuş ve her sıkıntıda kendisini rahatlatmak için buzdolabının önüne gitmiş ne buluyorsa yemişti.

Nejla BİLGİN
www.kafiye.net