Günkusuru

Gizlenirken ne çok şey biriktiririz
Sözler gerçekliği açığa çıkarsa da
Bilinçaltına atıp üzerini örteriz…

Bazen derin denizlerdir kabristanımız
Oraya itiliriz 
An gelip “kandırılmamışsa” şayet beyinlerimiz…

“Karşı konamayan ölüm” olunca,
Gelip dokunmak ister ısrarla
Senin ilhamına
Ve tam o an da,
“Son coşkusu düşer şiire revayla…”

Çıkmaz akıldan firar umudu
Lakin akıl,
Hep aynı fikrin “ezberi” ile dolu
Zehir eder insana uykuyu
Hasılı yine de “uykuya yakalanırsın” sen eni sonu…

Tayfındadır “tuhaf uzaklar”
Çünkü o denli uzaklar
Senden fazla uzaklaşmazlar
“Yuvarlansa bir iki damla yaş”
Yanaklarından süzülür damla damla itiraflar
Buna bağlı olarak bir “imtihanı” ise,
Ancak sana “o el veren” anlar 
Ve “Görmezden gelmezse hıçkırıklar” 
Yanağa bağdaş kurup hep öylece kala kalırlar
“Boğulmamak için” masallar…

Kızamazdı kızmamalıydı…

”Buz mavisi gözlerle nasıl da göz göze geldi
Kırılgan bir çocuğun aklı mıydı?
Diyecekken şaşırıp panikledi
Beyaz elbise içinde kurdeleli miydi
Ya gözleri de aynı renkte miydi?..”

Keşkeli bir hayal kırıklığının kare kare
İşgali vardı yüz çizgilerinin her yerinde
“Kocaman ve bomboş” ve birde,
“Ağlayacak gibiydi” sanki son merhalede
Mavi mavi gözler vardı
Hali hazır yürürlükte
Gördü ki onlarınkilerle…

Ne varsa adil olmayan
Su yüzünde görülmeliydi ayan beyan 
Yürek burkmamalıydı 
Hiç ortada varit olmayan
Hatta derinlerinde,
Ta derinlerinde bile bulunamayacak olan…

”Şimdi misafir kolların arası”
Ancak açılırsa olur
Mutluluğun denen şeyin en hası
Yani açılıp kapanırken doyulmaz olan kolların safası…

”Dünya bulanık
Bakmayı beceremedi
Yaşam sandı hediyesi.”
Ne olursa olsundu hediyesi
Ama bazen bazı yaşamlar insana iyi gelmedi
İnsan insan olalı her zaman isabetli karar veremedi
Görünmüyordu lakin hayatın gerçek ayinesi…

İlknur Yıldırım 06.09.2017 Çarşamba
www.kafiye.net