MUTLULUK İÇİNİZDE

Her sabah uyandığınızda ciğerlerinizi sadece oksijenle değil, şükürle de doldurmalı ve bunun huzurunu yaşamalısınız. Rahat nefes alabilmeniz bile başlı başına mutluluk kaynağıdır. “Bu dünyada ben de varım; o hâlde var olmanın gerekleri nelerse yerine getirmeliyim.” diye düşünmelisiniz. Oluruna bıraktığınız; ama aslında çözebileceğiniz sorunların üstesinden gelebileceğiniz konusunda kendinizi ikna etmelisiniz.

Hiçbir meşguliyeti olmayan bir ruh, hasta olmaya mahkumdur. “Benim meşguliyetim neler?” diye düşünmelisiniz. Ev işleri, çocuklarım, eşim ve işim… Olmadı! Bunlar, evet birer meşguliyet gibi görünse de yapılması gereken zorunlu durumlardır… Meşguliyet kendinizi, kendiniz olduğunuz için mutlu edecek, kendiniz olmanın farkına vardırabilecek güzellikler olmalıdır… Hep aynı yolda yürürseniz, başka yollarda bulunan güzelliklerden mahrum kalırsınız. Belirli sınırların içine hapsedilmiş bir prens-prenses kaderini yüklenmiş olursunuz.

Hayallerinize sınır koymamalı ve başkalarının da bunu yapmasına izin vermemelisiniz. Çünkü hayallerimizin bir kısmını, bastırılmış duygularımızla süsleriz. Çokça bastırılmış duygular patlak verdiğinde etkisi büyük olur. Bu nedenle kendinize küçücük özgürlükler tanımalı, kendinizi ilgilendiren hayallerinize ve kararlarınıza müdahale edenlerin düşüncelerini, çok gerekli olmadığı sürece önemsememelisiniz. Herkesin doğruları kendine göredir. Farklı bireyler bazı ortak noktalarda hemfikir olsalar da önemsedikleri kendi doğruları mutlaka olacaktır. Çünkü hiç kimse, başkasının doğrularıyla yaşayamaz.

Herkes aynı yola doğru koşarsa, o yol belli bir noktadan sonra tıkanır; eğri, doğru, yanlış birbirine düğümlenir ve çözülmez bir hâl alır. O nedenle, yürüyeceğiniz ya da koşacağınız yolu seçerken kendi özelliklerinizi düşünmeli, kimlerden neden, ne yönlerden farklı olduğunuzu kavramaya çalışmalısınız. Birilerini taklit etmek ve ardından gitmek, herkesin yürüdüğü yola yönelmek, belki de sizin için daha sonra, yaşamınızda ve ruhunuzda telafisi mümkün olmayan hasarlar oluşturacaktır.

Bardağın dolu tarafı denir ya… İşte bu bardağı dolduran sizlersiniz. Kendi doldurduğunuz kaliteli dolguların aralarında kalan küçük boşlukları önemsememeli, doluluğun miktarını ve kalitesini fark edip mutlu olmalısınız. Gerektiğinde o boşluklara da güzel şeyler sığdırabileceğinizi unutmamalısınız.
Hiç kimse ve hiçbir obje mükemmel değildir. Kusursuz gibi görünen birçok şey, didiklendiğinde mutlaka bir kusuru bulunur. Bu durum, insanların o şeye bakış açısıyla ilgilidir.

Beyazdaki lekeyi fark ettiğinizde, bazen o lekeyi yok etmenin yollarını arar bazen de o nesneyi hayatınızdan çıkarmayı tercih edersiniz. Hayatınızdan çıkarma tercihiniz, seçtiğiniz en kolay yoldur belki de. Peki, hayatınızdan çıkardığınız o nesneyle birlikte neyi yok ettiniz; çözüm yollarınızı… Her lekelendiğinde önem verdiğiniz beyazlarınızı hayatınızdan çıkarma yollarına başvurursanız, bir de bakarsınız ki hep siyahlarla baş başa kalmışsınız.

Güzel, aydınlık, kendiniz olarak yaşayabileceğiniz günler diliyorum…

Ülkü Duysak
www.kafiye.net