Dr. Sait Güngör Elgin
Tel:0256-646 11 49
Cep:0532-516 09 28
e-mail-1: elginorama@gmail.com
e-mail-2:gungor.elgin@hotmail.com 

Eğitimde Fırsat Eşitliği

Dünün eğitim kurumlarına entelektüel zevklerini tatmin veya bilimsel tutkuları için, yalnız aristokrat sınıflar ilgi gösterirdi. Okullar genellikle paralı ve azdı. Toplumların sosyo-kültürel yapıları sanayideki devrimsel gelişmelerle değişmiş, politik ortamda demokratlaşma kaçınılmaz bir hal almıştır. Demokrat hükümetlerin vatandaşlarına götüreceği hizmetlerin başında da eğitim ve sağlık hizmetleri yer almıştır. İlköğretimin parasız ve zorunlu olmadığı bir demokrat ülke kalmamıştır. Bu gün yalnız ilköğretim ihtiyacının karşılanması yeterli görülmemekte, orta öğretim ve yüksek öğretimde de parasız eğitim yaygınlaşmaktadır.

 Hükümetler halklarının eğitimden eşit şekilde yararlanmaları için kendilerini zorlamaktadırlar. Çünkü sanayi eğitilmiş insan gücünü gereksinmektedir, eğitilmiş insanların sanayide istihdamları daha iyi şartlarla mümkün olmaktadır. Seçmenler oylarıyla hükümetleri bu yöndeki ihtiyaçlarını gidermek için zorlamaktadırlar. Her bölgeye yeter sayıda okul, iyi yetişmiş öğretmen, ders araç ve gereçleri sağlamak çözümü zor problemler olarak hükümetlerin, politikacıların devamlı uğraşmak zorunda oldukları sorunlardır.

 Demokratik toplumların eğitimde fırsat eşitliğinden yararlanabilmeleri için geleneksel eğitim yöntemleri ile sorunların çözümünün olamayacağı görülmektedir.

 Teknik Gelişmeler

 Teknik gelişmeler her alanda çok önemli değişikliklere neden olmuştur. Tarım, ticaret, ulaşım… vesaire insan yaşamının hemen her kesimi bu gelişmeden etkilenmiş; evlerin mutfağının bile çehresi değişmiştir. Bazı el sanatları kaybolmakta ve yerlerini fabrikalar almaktadır. Dün bire üç ürün aldığı için haline şükreden çiftçi, tarım araçları, gübre ve sulama tesisleri sayesinde bire yirmi verim alır duruma gelmiş, bu olay onda bilime, tekniğe  olan inancı artırmış ve bunun sonucu olarak eğitime, kitaba…., verdiği önem değişmiştir. Eskiden köyde işe yarayacağı şüpheli olan çocuklar okumaya teşvik edilir ve devlet kapısında bir iş bulmaları için okutulurken, bu gün okumaktan, başka faydalar beklenmektedir. Orta Öğretim Kurumlarının geleneksel ve ihtiyaca cevap vermekten uzak yapılarına rağmen köylere kadar uzanmalarının nedenini başka türlü anlamak mümkün görünmemektedir. Evvelce pek az öğrencinin devam ettiği teknik liselere bu gün öğrenciler seçme sınavları ile alınmaktadır.

 Sanayideki gelişmenin eğitimi ne kadar etkilediği bunlara benzer daha bir çok örnekle gösterilebilir. Eğitimin de endüstri üzerinde etkileri daima kabul edilmiştir. Endüstri ile ilgili yetkililer eğitimin önemini o derece inanmış görünmektedirler ki eğitim vakıfları kurarak, burslar vererek, iş yerlerinde hizmet-içi eğitim kurs ve seminerleri düzenleyerek bu eğilimlerini açığa vurmaktadırlar. Bu gün bir çok fabrikada hizmet-içi eğitim seminer ve kursları ile ilgili eğitim çalışmalarını düzenlemek üzere eğitim uzmanları istihdam edilmektedir.

 Sanayinin eğitime niçin bu ilgiyi gösterdiğini anlamak mümkündür. Devamlı değişen ve gelişen teknolojiye ayak uyduramayan kuruluşlar fonksiyonlarını çok çabuk kaybettiği içindir ki yenilikleri izleyebilecek yetenekli personel aranmaktadır. Eğitim kurumlarının da bu potansiyelde personel yetiştirmesi istenmekte, eksiklikler hizmet-içi kurları ile giderilmeğe çalışılmaktadır.

 O halde çağdaş dünyada eğitim-öğretimin “çok kere hafıza için bir yük teşkil etmekten ileri gitmeyen bir takım dağınık, ölü ve geçersiz bilgiler kazandırma yerine, temel kavram ve ilkeler etrafında bir anlama ve düşünme faaliyeti olması gerekir.”

 Görüldüğü gibi endüstrinin istediği insan gücünün yetiştirilmesi sorununun, geleneksel eğitim anlayışı ile çözümlenemiyeceği anlaşılmaktdır.  

www.kafiye.net