Cumhuriyet Kavramı!

Bugün cumhuriyetin 88. yılını büyük coşkularla kutluyoruz. Bugün Türk Ulusunun yeni bir kimlik ile dünyaya kendisini tanıttığı yılın yıl dönümünü kutluyoruz. Bugün Osmanlı Devletinin isminin kaldırılarak yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak değişiminin 88. yılını anmak için buradayız. Bu gün; yok olmak üzere olan bir ulusun yeniden ayağa kalktığının belgelenişinin yıl dönümünü kutlamak için buradayız. Cumhuriyet kavramının anlamına uygun olarak; Misâk-i Milli sınırları içerisinde Türk ulusunun varlığının hiçbir etnik köken ayrımı yapılmaksızın Türk Ulusu ve  Ay yıldızlı Bayrağımızın altında yeniden bir olduğumuzu dünyaya tek bir yumruk olarak haykırdığımızın yıl dönümünü kutluyoruz.

Cumhuriyetin ilanıyla bu topraklarda bir değişim olmamıştır. Bu topraklar üzerinde yaşayan atalarımızda da bir değişim söz konusu olmamıştır. Cumhuriyetin ilanıyla sadece kimliğimizde bir değişiklik olmuştur. Bunu iyi bilelim ve bunun anlamını da iyi düşünelim. Cumhuriyetin asıl anlamı; sınırı belli topraklar üzerinde hiçbir etnik köken ayrımı yapmaksızın; dil, din, renk ayrımı yapmadan, özgürce seçme seçilme haklarına sahip bir ulus olarak yaşamaktır. Cumhuriyet; birleştiren, bir arada uygarca yaşamanın ne olduğunu bilen; insanların hak ve özgürlüklerine karşılıklı olarak saygı sevgi göstermek ve temel hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaktır. Ben Türküm diyen hiçbir kimse kendi sınırlarının dışına çıkamaz. Eğer kendi sınırları dışına çıkarsa o zaman bu davranış; özgürlük ilkesine, adalet ilkesine, laiklik ilkesine, cumhuriyetçilik ilkesine, devletçilik ilkesine karşı çıkmak olur ve bana göre bu bir suçtur. Bu suçun da mutlaka yasalarımız çerçevesinde yeri vardır ve olmalıdır.

Değerli gençler! Avrupa Ortak Pazarına girmeye hazırlandığımız bu dönemlerde çok zorlanacağız. Sizlere ve biz büyüklere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Atatürk ve silah arkadaşlarının bizlere emanet ettiği bu toprakları korumak, teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, bizden sonra gelecek olan yeni nesile; daha uygar bir Türkiye, yurdun dört bir köşesinin fabrikalar ve en son teknolojinin imkanları ile donatılmış okullarda eğitim ve öğretim gören yeni nesil görmek sanırım en büyük idealimiz ve gerekçemiz olmalıdır. Cumhuriyetin onuncu yılına kadar büyük hamleler sonucunda yurdumuzun nasıl bir teknolojik kalkınmaya ulaştığını biliyoruz. Bu hızlı kalkınma hamlesi, Ulu Önder Atatürk ve sivil devlet yöneticilerinin bilinçli, tecrübeli, kararlı yönetimleri ve ulusu oluşturan bireyler arasında ayırım gütmeden çalışmaları ile olmuştur. Bizler de aynı kalkınma hamlelerinin yeniden başladığı bu sıralarda kendimize düşen görevi yapalım.

Değerli gençler! Zor ekonomik koşullardan geçtiğimizi, işsizliğin çok olduğunu, yaşam mücadelesinin zorlaştığını, ekmeğin aslanın ağzından midesine indiğinin bilinci içerisinde olmak zorundayız. Son zamanlarda bu vatan topraklarında gözü olan düşmanlarımızın gencecik fidanlarımızı şehit ettiği, bu cennet vatanın Ermenilere ve sözüm ona kendilerini bu topraklar üzerinde bağımsız bir devlet kurmak isteyen vatan hainlerinin çalışmalarını dikkatle izlemek ve onların oyunlarına gelmemek zorundayız. Bir bütün olalım ve birbirimize kenetlenelim. Bağımsızlık ve özgürlük için dökülen kanların anlamını düşünelim. Bu oyunlara gelmemek için; okumak, araştırmak olmalıdır. Geleceğimiz için bütün çabamızla uğraşalım. Hiçbir etnik köken ayrımı yapmadan vatanı kalkındırmak olmalıdır. Elimizden gelen var gücümüzle çalışalım. Lütfen biraz olsun araştıralım, inceleyelim, tarihimizi araştıralım ve bizzat kaynaklarından tarihimizi, geçmişimizi öğrenelim. Meşhur olmak için bölücülük yapan; bazı siyasetçilere, bazı sözüm ona yazarlara, üniversitede öğretim görevi yapan sahte prof.lara değer vermeyelim ve onların şakşakçıları da olmayalım. Her günümüzün sözüm ona çok güzel ve lüks bir yaşam içerisinde yaşayan ulus gösterimi yapan basına ve tv lere de aldanmayalım. Günümüzde zenginin daha zengin olduğu, fakirinse daha fakir bir hale geldiğini de görmemek mümkün değil. Ne yazık ki yanlış politikaların ve yanlış sistem uygulamaları nedeniyle çalışanların ekonomiye katkıları kadar karşılığını alamadığını da biliyoruz. Kendimize gelmenin zamanı geldi. Eğlenmenin, boşa zaman geçirmenin artık ortadan kalktığını; aksine zaman ile yarışa girmemiz gerektiğini bilelim. Zamanımızı boşa geçirmeyelim.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Bu vatan, bu bayrak bizim; Türk ulusunundur. Bu bayrağı gönderinde tutacak olan bizleriz. Bizden başka; bu bayrağı ve bu toprakları koruyacak kimse yok. Eğer bayrak ve toprağa bizler sahip çıkmazsak, bizim yerimize sahip çıkacak olan kötü niyetli bir sürü düşman var. Onların ekmeğine yağ sürmeyelim. Gelin birlik ve beraberlik içerisinde bu yurdun kalkınması için el ele verelim ve çalışalım. Sizlerin bu uğraşıda başarılı olacağınıza inanıyor ve başaracağınıza da eminim. Çünkü başarılı olmanız için :” Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” diyen Atatürk’ün bu sözü senin ışık verenin ve aydınlatıcın olacaktır. Bu nedenle daha dikkatli olalım ve ülkemizi çağdaş muasır devletler düzeyine yükseltelim.

Saygılarımla.

İzmir/28.10.2011 
Hüseyin DURMUŞ
www.kafiye.net