VARIN BİRAZ DA SİZ DÜŞÜNÜN

Sevmek… Dünyada birçok insan varken yalnızca birini çok farklı sevmek… Buyurun izah edin…

Neden sevmeyi hep kalbe bağlamışız? Beyin de sevemez mi? Ve neden bir ilişkiyi önce beyinde bitirmek gerekir ki? Sevmek fiilinde onun rolü de olduğu için mi? Beyin sevginin bitmesine ve başlamasına kendince sebepler mi sıralar? O sebeplerle kalbi ikna edebilme çabasına mı girer? Madde ve mana birbirini tamamlayan şeyler olduğu için mi? Maddelerin de ayrı bir ruhu olduğu için mi?

Öyleyse, kalp beyne sorar, “Neden onu farklı seviyorum?” Beyin çeşitli sebepler sıralar; sizin o kişide bulduklarınıza dair sebepler… Dünyanızı onunla süslemiş olmanın verdiği hazları kalbe hissettirir sonra. Kalp dünyanın en güzel suçunu işleyen bir suçlu, beyin de yargıç mıdır yoksa? Öyleyse son kararı veren hâkim kimdir?

Belki de beyin, yol gösterendir kalbe. Peki, hükümdar kimdir? İki uzuv arasındaki seçimi kim belirler? Biri diğerine üstün gelebiliyorsa bu neyi gösterir?

Acaba seven, aslında ruh mudur? Ruh bedenin azalarına çeşitli görevler mi yüklemiştir? Beyne verdiği görev düşünce sisteminin idaresi, kalbe verdiği görev ise, duygu dediğimiz soyut kavramların idaresi midir?

Bu duruma, şöyle de bakmak mümkün müdür acaba?

Düşünce daha maddeseldir, katıdır, akıllıcadır; doğruya yönlendirir insanı. Kalp ise naiftir, hissettirir, sevmeye yönlendirir. Sevmek doğru tercihlerde bulunmanın ilk şartı mıdır? Sevmeden de sırf doğru diye, kalbin sesine kulak vermeden tercihler yapmak doğru mudur?

Ya da şöyle mi düşünmek gerekir:

Sevmek latif bir duygudur, hoşluk yaratır, güzellik yaratır… Aşk ise, sevmenin en yoğun şeklidir; içinde mutluluk, acı ve hüzün barındırır. Herhangi bir melodi sizi aşkın kollarında dans ettirirken başka bir melodi, gözyaşlarına boğabilir.

Özlemi, hasreti, acıyı taşıyan kalptir. Karar verme mekanizmasını çalıştıran da beyindir. Kalbe ve beyne bu görevleri veren de ruhtur…

Tam olarak içinden çıkamadım ama… Varın biraz da siz düşünün!
Ülkü Duysak
www.kafiye.net