GÜL KOLONYASI

Yutkunuyorsun sarıldığımda,
Sol bacağından hışırtılar yükseliyor,
An işte, duruyorsun;
Onun aciz hatırasının yanı başında duruyorsun.

Üşümüş cam, ellerim buza kesmiş, duruyorum.
Ne varsa üstüme atıp kaçmışlar gibi,
Ben ona mı benziyorum?
Deniz, dalga sesleri, biraz kurum kokusu ve sigaran.
Ağ atmışlar, çektikleri karanlık;
Benim karanlığımı çekiyorlar sende görüyor musun?

Suya sabuna dokunsun istiyorum ellerim 
Kendime dokunur gibi.
Gizlice avludan adımlayıp yan evin bahçesinden 
Sanki bana şefkat gibi kendini aşırıyorsun.
Başıma, gözlerime ve yarama sürdüğümde 
Bakıyorum ki o geçip gitmiş.
Allah’ım iyileştim mi ben şimdi diyorum 
Yoksa bu illet kök mü saldı içimde?
Ama umurumda değil, sarılmak istiyorum.

Bir sarılıyorum iki sarılıyorum üç sarılıyorum;
Aşksan hayır, aşksan el çek, aşksan bir adım geri diyorum.
Sol bacağından hışırtılar yükseliyor,
Durmak ne mümkün;
Üşüyen ellerimiz çoğalsın istiyorum.

Ellerin sıcacık, ellerin kimyasal, ellerin yok.
Dünya ellerimizde.
Bak biraz zaman geçsin sende göreceksin.
Upuzun yollar nasıl birden bitiyor.
Yanımda saçı başı ağarmış bir kır adam.
İyi de ben onun neyi oluyorum, hem niye?
Geri dön hızlı ol hayır hayır dur bunu unut.
Ya da hayır elbette unutma.

Soğuk,
Hava çok soğuk, dışarı çıkayım deme üşürsün.
Öyle yorulmuşum ki konuşmayı unutuyorum.
Kestane alalım diyecektim unuttum,
Aklını okuyorum diyecektim bilerek söylemedim,
Bazen ne kadar akıllı olduğumu kimseler görmesin istiyorum.
Kurum kokusu ciğerime doluyor;
Celalleniyorum.

Gökyüzü korkar mı, başkası çocukluğuna bu kadar benzer mi, hakkımız yok ama sahiden hak ettik mi?
Geri dön hızlı ol hayır hayır dur bunu unut.
Ya da hayır elbette unutma.
Bitsin bu merak, yaşasın kuralsızlık;
Seni yarım saat sonra arayayım her kimsen.
Ellerim diyorum, ellerim.
Ellerim üşümüş, hava çok soğuk.
Sen soğuksun, ben soğuk.
İki uçurtma değil, boş iki poşet;
Altımıza alıp kayalım diye karlı gecede.
Sen çocuksun, ben çocuk;
Bu sinsi bir hastalık…
Sen delisin, ben; bu da delilik mi?

Nefes al nefes ver;
Bir soluk iki soluk üç soluk…
Kalbini ağrıtan her neyse biraz sabır,
Bak gör çıkacak içinden o çocuk…

Sen benim çocukluğum gibisin,
Annemin elinin değdiği muz kabuğunu atamayışımsın.

Sense benim karanlığımsın.
Annemin dayağısın, duvarları korkak yalnız odamsın.
İç çekişim, ah edişim, nefes alamayışımsın.
Kaç soluğum kaldı, almayın onları benden deyişimsin;
Gül kolonyası,
Gül kolanyası…

Sen de benimsin.

Hatice Kübra Öktem
www.kafiye.net