Gül Hanım Güllü

‘’Tam kapatıyordum telefonu, uzun süre açmayınca meşgulsündür diye düşündüm merhaba Güllü abla.’’

‘’Sana kaç kez söyledim dilini böyle alıştırma, bir gören, duyan olur banaGül ya da Gül Hanım diye hitap edeceksin diye.  Bazen düşünüyorum da asistanım mısın yoksa düşmanım mısın bir türlü karar veremiyorum.’’

‘’Neyse, yarınki defileyle ilgili sorun mu çıktı?  Önemli olmasa bu saatte aramazdın beni hiç?’’

‘’Yok,yoktelaşlanma! Her şey kontrolüm altında, ben sana güzel bir haber verecektim. Peki! Gül Hanım. Ne yapayım çok sevinçliyim bugün.’’

‘’Ne oldu, kocanla mı barıştın yine?’’

‘’Yokbeabla! Şeytan görsün o mendeburu! Neyse boş ver, şimdi tadımızı kaçırmayalım o uğursuzun adını anarak. Rahatsız etmiyorum ya?  Balıklama atladım ben yine her zamanki gibi…’’

‘’Yok canım! Yarınki defileye odaklandım, dinleniyordum. Neymiş güzel haberin çatlatma insanı?’’

‘’Güllü bak!’’

‘’Bak!  Yine Güllü diyorsun, benim adım G ü l ne laf anlamaz şeysin sen böyle.’’

‘’Sıkı dur Güllü Hanım, geçen aylarda röportaj vermiştin ya Kadın ve Moda Dergisi’ne, derginin basımını bir hafta önceye çekip defile öncesi okurların eline geçmesini sağlayarak jest yapmışlar. Kendilerini telefonla arayıp sizin adınıza teşekkür ettim. Dergi elime henüz ulaştı, ne güzel poz verip kendini anlatmışsın seninle gurur duydum be abla.’’

‘’Seni yağcı seni! Sen yok musun sen?  Şu tatlı dilin olmasa, neyse ee.’’

‘’Hemen getireyim istersen eve.’’

‘’Canım gelme şimdi, bozma keyfimi. Telefonda oku bakalım neler söylemişim, pot kırmamışımdır inşallah.’’

‘’Epey uzun ama.’’

“ Olsun, sen mi ödüyorsun faturasını?  Ne diyorsam o.’’

‘’Abla çok streslisin. Rahat ol, sakin ol, relax ol.’’

‘’Her defile öncesi böyle olurum sen bana bakma, dinliyorum seni.’’

‘’PekiGüllüşey G ü l Hanım…’’

Değerli okurlarımız; Kadın ve Moda dergisi olarak ‘’Moda Rüzgarında Fırtına Estirenler’’ konsepti dahilinde yaptığımız röportajların altıncısı ve son sanatçısı bu günkü konuğumuz balerin, manken, tasarımcı,moda editörüsayın Gül Gülgün Hanımefendi ile beraberiz.

‘’Efendim kendinizden, başarılı kariyerinizden bahseder misiniz?’’

‘’Elbette, aslen Devlet Konservatuarı mezunuyum. Bale ve modern dans ile başlayan kariyerime 1999 yılında Devlet Opera ve Balesi’nden istifa ederek nokta koydum. Moda editörlüğüne Cosmopolitan dergisinde başlayıp yıllar içinde bir çok farklı dergide çalıştım. Son olarak Marie Claire’de freelance editörlüğü yaparak son noktayı koydum. Birkaç arkadaşımla Turkuaz DanceCompany’ yi kurup arkasından Sait Sökmen’ in ajansında çalışmaya başladım. Bilge Tulsuz ile tanışmam kariyerimde yeni bir pencere açtı. Beni kendi işlerinde manken olarak çıkartmaya başladı. Bir süre hem mankenlik hem de dansçılık yaptım. Ardından da asistanı olarak çalışmaya başladım. Tulsuz ile uzun süre beraber çalıştıktan sonra 2001 yılının ortalarında serbest koreograflığa geçiş yaptım. Bu aşamada tasarımcı Ümit Ünal’ la tanışmam hayatımın ikinci dönüm noktası oldu benim için. Performans ve enstalasyon ağırlıklı deneysel sunumların ilk adımlarını beraber attık. Zaman içerisinde Özlem Süer ve Arzu Kapol gibi tasarımcılarla da iş birliğine başladım. Bahar Korçan önderliğinde kurulan Moda Tasarımcıları Derneği’yle birlikte İstanbul FashionWeek’ in öncüsü olan FashionLab’ in ilk adımlarını atanlardan biri oldum.  Tek bir alanda birçok tasarımcıyla kısıtlı zamanda iş yapma deneyimimiz yoktu o zamanlar. Orada hepimiz öğrenmeye başladık tasarımcılarda, koreograflarda. FashionWeek’te yapılan işlere tam olarak koreografi denilemez. Kurgusal olarak ve fikren oradaydık zira istediğimiz gibi koreografi yapabilmek için hem vakte hem de daha çok prodüksiyona ihtiyacımız vardı. Burası daha ziyade tasarımcıların alıcılarına ya da yurtdışına, basına kendilerini sundukları bir alan, çok kısa zamanda çok iş yapılıyordu.’’

‘’Sayın Gülgün tarzınızı özetler misiniz’’?

‘’Çok dolu dolu sunum sevmem ben; daha minimal ve hedefe yönelik sunum yapılması taraftarıyım. Tek bir hareket bile yeterli olabilir bazen.İFW’e hazırlık süresinde ise MTD tarafından katılımcı tasarımcıların belirlenmesinden sonra başlıyor iş. Şu an iki buçuk-üç hafta kaldı ve beni daha yeni arayan tasarımcılar var. Gerçi prodüksiyonu sabit oluyor, çok küçük değişiklikler yapılıyor genelde. Yine de bana kalsa ben iki-üç ay evvel başlarım işe.’’

‘’Sayın Gülgün,bir defile nasıl hazırlanır rica etsem okuyucularımız için lütfeder misiniz?’’

‘’Öncelikle tasarımcılarla tanışıp koleksiyonlarıyla, konseptleri  ileilgili bilgi edindikten sonra iş bana ve müzik danışmanımıza düşüyor. Gece gündüz müzik araştırıyoruz. Defile günü ise kulis hazırlıklarında saniyelerle yarışıyoruz. Kalabalık defilelerin dağılmasından tutun, bir tasarımcının ekstra olarak yere sermek isteyeceği bir materyale kadar her şey bu zamanlamayı etkiliyor. Defile sırasında ise iş artık benden çıkıp podyumdaki modellere kalıyor.’’

‘’Sayın Gül podyum, manken deyince şu soruyu da sormak isterim. Defile sırasında bazı mankenlerin moda deyimle frikik verdikleri zaman ne düşünüyorsunuz’’?

‘’Her işte olduğu gibi bizim işimizde de iş kazaları oluyor elbette. Hatta ismini veremeyeceğim bir tasarımcının defilesinde topukların hepsi kırıldı ve defile boyunca kırıktı. Ama o mankenler bunu hiç hissettirmeden görevlerini yaptılar ve alkış aldılar bir zaman sonra. Bazen çok korkunç gibi gelen bir şey hoş sonuçlar doğurabiliyor. Defilenin adıroads/yollar olduğu için topukları bilhassa kırmışız gibi oldu. Göğüs dekoltesi geniş veya dökümlü kumaşla çalışılmış bazı giysileri taşıyan modellerde de göğsün,uç kısmının gözükmesi şeklindeki iş kazaları gayet olağan.’’

‘’Sayın Gülgün FashionWeek’ in gelişme sürecinden bahsedebilir misiniz?’’

‘’Her organizasyonda yeni bir şeyler öğreniliyor, küçük adımlar atılıyor.Ancak   bu  iş  prodüksiyon ve para işi.  Tasarımcılarda biriş yapacaksa ve sponsor yoksa işleri çok zorlaşıyor. Şu an biz maalesef bütçe konusunda yeteri kadar iyi destek olamadığımız için belirli bir alanda, sunumda kalabildik. Tek bir alan olması o kadar korkunç ki. En az iki alan olmalı. Bunu daha önce yapmıştık ve çok rahat geçmişti, ama bütçesel sıkıntılarımız var örneğin bizde İTKİB tasarımlara bir paket verilebiliyor; onlarda modelinin, koreograflarının bütçelerini ve kendi harcamalarını karşılıyor.’’

‘’Efendim sizin yurtdışında da bu tür çalışmalarınızın olduğunu biliyoruz orada daha mı farklı podyum dünyası?’’

‘’Milano’dan örnek verip çok basit bir kıyaslama yapayım. İtalya’ da her şey için, ama her şey için oraya katılan herkesten para alıyorlar. Global bir soygun var işin görünmeyen kısmında. O açıdan ülkemiz daha iyi. Ama orada da öyle prodüksiyonlar, öyle mekanlar, öyle bir çeşitlilik var ki bizde onu yakalamayız.’’

‘’Sayın Gülgün İstanbul’ da bu tür mekanlar yok mu?’’

‘’Var elbet, Antrepo benim yıllardır sevdiğim bir alan ve oraya taşınmamızın çok iyi olacağını düşünüyorum.’’

‘’Efendim son olarak defilenin konsepti nedir ve defile öncesi sizin bir solo gösteriniz olacağı duyumunu aldım,okurlarımız adına teyit etmeniz açısından doğru bir haber midir?’’

‘’Şüphesiz doğrudur defilemizin konsepti deep/dream. Uygun bir gösterim yer alacak buyurduğunuz gibi.’’

‘’Efendim dolu gündeminiz, yoğun çalışma temponuza rağmen davetimizi kırmayıp sorularımı içtenlikle cevapladığınız için dergim ve okurlarım adına çok teşekkürler ve kolaylıklar dilerim.’’

‘’Bu kadar be Güllü ablam! Ne güzel konuşmuşsun kız Güllü!’’

‘’Güllü…Güllü…Güllü…Dilin kopmaya hınzır! Gene sinirlendirdin beni, şart olsun ki seni kapının önüne koymazsam hele şu defile bir bitsin…’’

‘’TamamGülHanım! Hadi iyi geceler, tatlı rüyalar be ablam.’’

‘’Uyuyabilirsen uyu bu sinirle, aydi sana da iyi geceler.’’

Salak,  malak ama iyi iş beceriyor. Yoksa bir dakika tutmam bu kızı tutturmuş bir Güllü…Güllü… Güllü…Adi be sende!…

‘’Abe! Sana ses ederim Güllü duymaz mısın? Ne yatar durursun ÜsmenAga’nın davarı gibi er sabaa. Satarsın diye topladığın dergileri mi okursun yoksa geceleyin? Aydi kalkasın!Çoparlarişemişdöşeğe diz boyu. Yıka pakla, kırmayayım ayacıklarınızı. Çorbanızı içip doru yollanın çöpe. Babanız apiste mangır bekler,tütün  bekler… Abe kime derim ben aydi!…Aydibee!…’’

FATMA TÜRKDOĞAN
www.kafiye.net