Geçenlerde

Geçenlerde şiirini yazdığım ahşap sandalye:

Kalbim, babamın anneme yaptırdığı el emeği ahşap sandalye
Eskiden mutfakta olurdu şimdi balkonda duruyor
Annem onu mutfakta uzanamadığı yerler için kullanır
Ben onu yani kendi kalbimi kullanmayı beceremem
Zaten kalp kullanılır mı nasıl kullanılır orada düşünmek ömür alır 
Yapan marangoz ne babama ne anneme ne de bana tarif eder
Kalbim böylece sır olur

Ortaya konurum ve bütün çocuklar etrafımda yuvarlak yapar
Onlar kalbime oturunca hepsi birden ağır gelir
Kızarım, herkese çok kızarım ama yine söyleyemem 
Kalbim bakarım sus olur

Benimle böyle alacaklı gibi oynamayın derim
Ayaklarım çukurda derim
Siz nasıl çocuksunuz siz tahta kurdusunuz derim
Allahınız var mı derim kim öğretti size allahı 
Kalbimin astarı yırtılır

Köşede hiç ses etmeden bizi izlediğini farkettiğim bir çocuk görürüm 
Hişt sende gelsene derim
Kalbimin canını da okusalar o gördüğüm yalnızlığa razı olamam
Adın ne derim -ali der
Senin adında mı ali derim
Bir çocuk şaşkınlığıyla sanki kocaman olmuşçasına sorarım 
Hiç değilse uzakta değil yanımda dur belki bu kötü çocukların gözü senden korkar derim
Durur ve kalbinin içini görürüm

Annem ve babam evlendiklerinde bir buzdolapları iki de sedirleri varmış
Bakarım ki onunda içi öyle
Bu yüzden yabancılık çekmem yerimi yadırgasamda onun koynunda mışıl mışıl uyurum
Uyanınca gözümü kalbinin tavanına değil tabanına dikip 
Ali ali!
Bu nasıl iştir kalbim her yere dökülmüş derim
Ali sonunda güler 
Ben aşk olurum aşk olurum aşık olurum

Çocukken her şey mümkün her şey kolay her şey bizim derim 
Hem seni incitmem derim
Sen ne biçim kızsın ben sevmem böyle oyun moyun der
Orada varya gelsin o bütün çocuklar bacaklarımı kırsın isterim
Kırsın kırsın kırsın! isterim
Bakarım kalbim el olur

Sonra seni uslanmaz seni kırık sandalye seni derler
Canı okunan sen misin bu çocuklar mı derler
Ali kübra canlısı bir çocuk değildir ama mızıkçı bir çocuk da değildir
Alır beni ordan burdan bulduğu paslı çivilerle içine çakıverir
İçini görseniz nasıl bir denize nazırdır
Ama çocuktur işte beş parasız ve beceriksizdir 
Bütün o çivileri kalbimde kazır

Bakarım kalbim sel olur
Bütün çocukları katar götürür
Bu yüzden bütün anne babalar beni düşman beni arsız beni yansız bilir
Vurur ha vurur
Olsun derim vursunlar onu unutsunlar da

Elim titrer ali gözüm titrer ali gönlüm titrer ali olur
Sonra anlamasınlar diye onca çocuğun içinde bacağımı tutarım elime göz dikerler 
Derken bir de bakarım kalbim altı otuzda uyanmış yüzünü yıkıyor 
Kübra ne diyorsun allah aşkına yine mi rüya gördün diyor
Evet diyorum bir sandalye olmuştum ahşap bir sandalye

Korkma ama bir sey söyleyeceğim
kalbin fol olmuş seni çeviriyor
sarma artık şu ipi
Hem koskocaman kadın oldun nedir bu ali derdi
Hadi giyin de çıkalım 
seni ahşap sandalye 
seni

Hatice Kübra Öktem, 1.7.16, 12:43
www.kafiye.net