DİL DÖKMEZ
Yanar nar-ı fırkatta, bu fersude yürekler, 
Binbir renge bürünmüş, arkasından sürükler. 
Lalezardı cemali, kor ateşi körükler, 
___Bozuldu masumiyet, boş konuşup dil dökmez, 
___Arzunun girdabında, sürülürse bil çökmez!

Ariflerin kutbunda, mahfazalar açılır, 
Cevrü mihnet içinde, bühtanlardan kaçılır. 
Kapılırsın hayale, eşk-i tarab saçılır, 
___Can alıcı bakışlar, konuşarak dil dökmez, 
___Büyük aşkla yarınlar, örülürse bil çökmez!

Kış gününde yaşarken, çok bunaltır sıcaklar, 
Mecralardan giderken, geçer ilçe, bucaklar. 
Şu gök kubbe altında, boş kalmayan kucaklar, 
___Kervansaray bu kalbi, anlatarak dil dökmez, 
___Karşılıklı sevgiler, görülürse bil çökmez!

Bu sevdanın mimarı, başlamıştır yayına, 
Kırılarak katmanlar, etki yapmış fayına. 
Gümşüde duygularla, sevda düşmüş payına, 
___Ceffel kalem kırıldı, bundan sonra dil dökmez, 
___Dosyalarda birikmiş, dürülürse bil çökmez!

Bunlar mülhem prensip, işte böyle çalışır, 
Fersah fersah uzakta, her damlaya ulaşır, 
Yakut gibi kıymetli, altın suya bulaşır, 
___Cevşen zırhlı bu dudak, hiçbir zaman dil dökmez, 
___Sevda açık bir delil, çözülürse bil çökmez!

Yankılanan anılar, işte böyle geçerken, 
Daha berrak görünür, mutluluğu içerken. 
Hasretin pençesinde, bir tek onu seçerken, 
___Gözlerinde mavilik, bundan böyle dil dökmez, 
___Bu can tende durdukça, Özündeyse bil çökmez!

Hüseyin Hakan KURTARAN 
04.10.2009-Aydın
wwww.kafiye.net