Pınarlar ve Camiler Diyarı Buram Buram Tarih Kokan Kütahya

Merhaba Sevgili Dostlar. Bugünkü durağımız Kütahya. Gesam’ın Türkiye sergileri çerçevesinde gerçekleştirdiği sergiye katılmak üzere yola çıktım.Sabah 08 : 00 sıralarında vardım.  Gülten Hocamla beraber ilk işimiz Salihler Çeşmesi’nin yanındaki çay bahçesinde çay içip, sohbet etmek oldu.  Salihler Çeşmesi Selçuklu çini bezemeleriyle süslü.
   Mevlana’nın oğlu Sultan Veled Kütahya için şu beyiti söylemiş; “Kütahya’da bir ay kalana ne mutlu, iki ay kalacak olursanız daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz.”Biz ancak iki gün kalabildik ama tadına doyamadık.
     Kütahya yeşillikler içinde , ağustos ayı olmasına rağmen bunaltmayan güzel bir havası olan tarihi çeşmelerinden susadığıniz zaman içip serinleyeceginiz  her adım başında çini işlemeleri gözünuze çarpan, insanları sıcak güzel bir yer.
     Yer yer koruma altına alınan asırlık çınarlar gözüme çarpıyor.Saat Kulesi, Halk Ozanı Hisarlı Ahmet anıtı, Valilik karşısında çini işlemeli fıskiye diger dikkatimi çekenler. Trafiğe kapalı Sevgi Yolu’nda en fazla iki katlı binalar, kafeler, lokantalar tarihi camiler, hamamlar , çay bahceleri.
    Yol üzerindeki çorbacıdan çorba içtikten sonra biraz ilerdeki tarihi hamamdan yapılan restaurantta osmanlı kostümlerini giyip, hatıra fotografı çektik. Burada göze çarpanlar;Osmanlı padişahlarının fotografları, çini süs eşyaları ,Osmanlı arması, kurna ,otantik düzenlenmiş hamam odaları vs.
     Karagöz Ahmet Paşa Camii devşirme olan  paşanın vefatından sonra 1509 ‘da  hanımı tarafindan yaptırılmış. Camiide cıvıl cıvıl çocuk sesleri işitiliyordu. Ders gören çocuklar neşe katıyordu bu tarihi camiiye.Sevgi Yolu’nda ara sokaklara doğru yola koyulduk.Önumuze eski ,köhne tarihi konaklar, sokak satıcıları ,yaşlı teyze ve amcalar gözüme carpanlar bu sokaklar insana huzur veriyor.Sanki hep burada yaşamışım duygusu uyandırıyor  ben de
   Şimdiki durağımız Dönenler Camii ya da Mevlevihanesi. 14. yy.da inşa edilmiş. Mevlevihanenin Semahanesi olarak yapılmıs, cami olarak kullanılıyor.İcersinde türbeler mevcut.
     Biraz ilerleyince karşımıza Arkeoloji Müzesi çıktı.Hemen bitişiğinde de Ulu Camii. Ama öncelikle müzeyi gezmemiz gerekiyor.Zira kapanmasına az bir zaman kaldı. Amazonlar Lahdi tüm ihtişamıyla karşımda duruyor.Yüksek kabartma tekniğiyle yapılmış Yan yüzeylerinden Greklerle Amazonlar arası savaşları betimliyor. Çeşitli donemlere ait heykeller, buluntular çok dikkat cekici.Umar Bin Savcı Medresesi muze olarak kullanılıyor.
   Ulu Camii nam-ı diger Yıldırım Beyazıt Camii.Gördüğum camiler arasında en göz kamaştırıcı olanlardan biri. Camiinin ortasından billur gibi serin şadırvanın suyundan icmelisiniz.Büyük sütunlar Aızonaı Antik Kenti’nden getirtilmiş. 14. yy da Yıldırım Beyazıt zamanında yaptırılmış.Süslemeler, bezemelerde harikulade .
   Ulucamii’nin biraz ilerisindeki Çinili Çeşme’yi de fotografladıktan sonra Analıca Camii’ne doğru yola çıktık. Camiinin imamı nefesi kuvvetli bir zat. Evliya Çelebi ; “Büyük, adil Şah Çelebi zamanında 1369 yılinda Hacı Ahmet Yusuf tarafından Allah’ın rızası dileyerek yaptırılmıştır .” der.
   Ara sokaklarda bakım isteyen asırlık konaklar kimbilir neler gördü, neler yaşadı?
   Balıklı Camii;Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında Kütahya Fatihi olarak bilinen Hezar Dinari tarafından 1237 ‘de yaptırılmıştır.Camiinin yapımı ile ilgili kitabeler caminin oldukça değişikliğe ugradığını göstermektedir.Kütahya Il Turizm Müdür vekili Muammer Özer Bey’e ilgilerinden dolayı teşekkur etmek istiyorum.
   19 yy sivil mimarlık örneklerinden olan iki veya üç katlı mimari ,ahşap payandalı çıkmaları pencere duzeni ve geniş saçakları olan eski konakları Germiyan Sokakta gezdik.Bu konakların bakımı yapılmıştı.Burada Ment Tarihi Müzesi’ni gezdik.Karaca Konağı ve Şapcızade Konağında yer alıyor müze.Çini üretim atelyesi, Hitit, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu ,Germiyan Osmanlı ,Türk belge, resim bilgi, ve fotoğraflar heykeller mevcut.
   Sonraki güzergahımız Kütahya Kalesi .Antik dönemlerden kalma kale V. yy Bizanslıların yaptırdığı surlarla Selçukluların ,Germiyanogullarınin, Osmanlıların onarımıyla güclendirilmiş. Kalede Kalaibala Mesciti’ni de fotoğraflama imkanım oldu. Çeşmesinden su ictik.Kalaibala Camii 1378 yılında Germiyanlılar tarafından yaptırılmış.
   Kaladen dönerken Ahi Evran Mezarlıği’nın önunde Romenler sünnet dügünü yapıyordu. Izin alıp, fotografladık.Kalenin alt tarafında Bizanslılardan kalma vakıfalar devredilmiş tarihi bir kilise de mevcut.
Bu çevre gecekondu bölgesi .
  Kaleden sonraki durağımiz Rüstem Paşa Medresesi’ne ugradık. Simdi el sanatları Çarşısı olarak hizmet veriyor. Artık otele donme vaktimiz geldi. Otelimiz Yoncalı’da termal kaplıcası olan bir yer. Yolumuzun uzerinde leyleklerin yaşam alanı gözümuze carpıyor. Zengin bir tarihi mirasa sahip olan Kutahya’nın termalleri ve kaplıcaları da onemli. Çeşitli hastalıklara şifa dağıtıyor. Kültür ve Sanat Merkezletini ve Derneklerini de ziyaret ettik. Sanatçılarla sohbet edip, fotograflarını cektik.
Rüstem Paşa Medresesi’nin biraz ilerisinde Servi Camii fotografladık.
Fuara dogru yola çıktık.Ancak aksam açık oldugu icin fuarı gezemedik. Sadece Çiniciler Çarşısını gezebildik.Yol boyunca Kütahya’nın modern yüzü karşımıza çıktı.Kafeler, barlar, yüksek binalar, bakımlı, geniş yollar,yeşil alanlar, heykeller vs.Çiniciler Carsısında ucuz ve çok guzel çini tabak, vazo, caydanlık, sus esyaları,vb şeyler alabilirsiniz.Yağmur başladı. Çay ocağında yağmurun dinmesini bekledik.Ancak daha da şiddetlendiği içinntaksiyle Sevgi Yolu’na goğru yola çıktık.Daha sonra Santral isimli halkın gittiği küçük ama güzel yemekleri olan bir lokanta da yemek yedik yağmur dindikten sonra da Çinili Camii’ye gidip fotografladık.Ressam ve neyzen Ahmet Yakupoğlu imzası taşıyan eser dış mimarisi olarak Orta Asya Türk mimarisini anımsatıyor.
      Daha sonra Ahmet Yakupoğlu’nun müzeye dönüştürülen konağını fotoğrafladım.
     Dah önceleri izci kampında Dumlupınar Şehitliğini gezmiştim. Ancak Bu gezimde kısmet olmadı. Başkomutanlık Meydan Muharebesi 26 Ağustos’ta başlamış, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da büyük zaferle son bulmuştu. Bu şehitlik Kurtuluş Savaşı boyunca tüm cephelerde şehit düşen askerlerimizin anısına yaptırılmıştı.Hava Şehitliğini ziyaret edip.Kurtuluş Savaşı’ndan günümüze kadar uzanan tüm şehitlerimiz için dua edip, aziz vatanımızı bize emanet bıraktıkları için şükranlarımı sundum.Ülkemizin yaşadığı terör belasının bir an önce son bulması içinde dua ettim.Mehmet Akif’in “Ey şehid, oğlu şehid. İsteme benden makber, sana âguşunu açmış duruyor peygamber. “dizeleri aklıma gelen…

Canan  ÖZDEMİR
www.kafiye.net