Güzel Kız SMYRNA

 

  Nazlı Saraç Orak ”Naz’ca Bir Şeyler”
 
 

Şu an İzmir’de bir meydanın adı olsa da o, ruhu ve bedeni şehre bürünmüş güzeller güzeli bir kızdır.

İzmir’in denizi kız, kızı deniz

Sokakları hem kız hem deniz kokar…

Cahit Külebi’nin ”Atatürk’e ağıt” adlı şiirinden bu dizeler ne güzel de anlatır şehrim İzmir’i…

Şair çok güzel anlatmış da ben nasıl neresinden başlayarak anlatacağım bu efsane şehri doğrusu bilmiyorum.Tarihçesi var,körfezi-imbatı,havası -suyu,kızı-Kordon’u,boyozu,çiğdemi-gevreği… Anlatmakla bitmeyeceği aşikar.

Kentin en eski yerleşimi M.Ö 6500 yıllarında Bornova ilçesindeki Yeşilova Höyüğünde kurulduğu bilinmektedir.

Bugünkü adı Bayraklı olan ilçenin Tepekule bölgesindeki Ören yeri de ilk kurulan yerlerindendir.Ören yerinin o dönemde bir yarımada olduğu tarihi bilgiler arasındadır.

Helenistik Çağda (M..Ö 1.yy) bir İyon Kenti olan İzmir küçük bir bölümü Pagos (Kadifekale), büyük bölümü düz arazi olan liman çevresinde kuruldu. Oldukça düzgün bir cadde olan Kutsal Yal (Altın Yol) limandan ticari ve her türlü ulaşımı sağlıyor, denizden gelen esintiyle şehri serinletiyordu.

Roma döneminde inşa edilen Agora, kelime anlamı olarak ”şehir meydanı” demektir. Ticari, adli, dini, siyasi fonksiyonları olan, sanatın, felsefenin yoğun olduğu, anıtların, sunakların ve heykellerin bulunduğu önemli tarihi alandır. İncil’de sözü edilen yedi kılıseden biri Smyrna Agora’sındadır.Smyrna Hristiyanlığın gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Halen kazı çalışmaları devam eden Agora’nın gelecekte dünyanın her yerinden ziyaret akınına uğrayacağı tartışılmaz bir gerçektir.

Milattan önceki yıllarda Anadolu, büyük Hitit Uygarlığının hakimiyetindeydi. M.Ö 15.yy’da Doğu Karadeniz’in Miskyra kenti çevresinden adına Amazon denilen Hititlerin kadın savaşçıları Ege’nin bu güzel kentini istila etti.

Kalkanlı, mızraklı, sırım gibi vücutlu, uzun saçlı, yanık tenli dişi savaçcı Amazonlar dev gibi atların üzerinde Pagos (Kadifekale) eteklerinden tozu dumana katarak Meles Çayı kıyılarına ve Halkapınar bağlarına indiler.Bu kadınların şakaları yoktu ve çok iyi savaşıyorlardı.

Savaşçı oldukları kadar güzellikleriyle de efsane olan bu kadınların dişiliklerini şehrin en dipteki harcına karıştırdıkları kesin.Adını Amazonların önderi ve Kraliçesi Smyrna’dan alan bu kentin günümüzde de kızının güzelliğinin nereden geldiği anlaşılmıştır sanırım.

Homeros destanlarındaysa bu kent ismini Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Smyrna’dan almıştır. Çeşitli dillerde aksan farklılaşmalarına uğrayarak Ksimire, Zmirna, Smirne, Simira, İsmire gibi erişilmez kız isimleri anlamında söylenip yazılmış, günümüze İzmir olarak gelmiştir.

Tarihi 5 bin yıl öncesine dayanan medeniyetler Şehri İzmir anlatmakla bitmez elbet. Siz gelin günümüz İzmir’ini imbatını içinize çekip, martıların şarkılarını dinleyerek Kordon’dan başlayan bir geziyle selamlayın. Yorgunluğunuzu Kızlarağası Hanı’nda fincanda pişen kahveyi yudumlayarak üzerinizden attıktan sonra, tarihi Kemeraltı çarşısında alışveriş etmekten kendinizi alamayacağınıza eminim.

Kızlarağası Hanı’nı 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürk’le evlenirken Latife Hanım’a babasının çeyiz olarak verdiğini de tarihi bir not olarak yazmadan geçemeyeceğim.

Bir kısa bilgi de saat kulesiyle ilgili. Zarif ve estetik mimarisıyle Konak Maydanını süsleyen gerçek bir sanat eseridir. 1901 yılında Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının yıldönümü nedeniyle yapılmış olup, saati Alman İmparatoru Wilhelm tarafından armağan edilmiştir.

Zeybeği, türküleri, yöresel giysileri, zeytinyağlı yemekleri, kendine özgü yiyecek simleri, iklimi ve insanlarının sıcaklığıyla, görülmeye ve yaşanmaya çok fazla değer bir şehirdir İzmir.

Anadolu aşığı biri olarak Ülkemin her yöresinin zengin özellikleriyle gurur duyarım her zaman. İzmir kızı olmak ve İzmir’de yaşamanın mutluluğunu doyumsamak da harika bir duygu..

Ege Denizi’nin kıyısına vururken

Nazenin dalgalar

Yılın bol güneşli günlerinden birinde

Gözlerimi açmışım

Güzel kız Smyrna’nın kollarında…

 

Nazlı Saraç Orak (Naz’ca)
www.kafiye.net