Doğuda Bir Kadın

Doğuda Bir Kadın Ağlıyordu

02/03/2009

 
Doğu’nun ücra bir köşesinde insanların unuttukları pardon hiç bilmedikleri bir diyarda birçok evden bir evdi Hatice’nin evi.
16 sına gelince işte bu kocan, damı akan bir evi de gösterip bu evin, ocağın demişlerdi.
Aradan yıllar geçmişti. Hey gidi koca yıllar. Geçmişti de geçmesine nasıl geçmişti.
Bir o bir de Allah birde ağızsız dilsiz şu sıvası dökülen duvarlar bilirdi.
Oturmuş ocağın başında ekmek yapıyordu.
Kocası nerden bulduysa içki parasını yine bulmuş akşam kafayı çekmiş eve geç saatlerde dönmüş sızmış yatıyordu kanepede.
Etrafında yaşları birbirine yakın 7 çocuğun istekleri ardı ardına Hatice’nin kafasına bir tokmak misali iniyordu.
Kimi okul için harçlık, kimi sökülen pantolonunun dikilmesini, kimi ödevini yapamadığını, sesler birbirine karıştığı için bir uğultu haline gelmişti çıkan sesler.
Köşede ellerini yanağına koymuş evin en küçük kızı sessizce ağlıyordu.
İçerden bir ses bir erkek sesi evin babasının bağırmasıyla karmaşa bir anda durdu. 
Herkes işine gücüne, okuluna gitti ağlayan kızda kapıyı açıp usulca sokağa çıktı.
Sessizlik kapladı birden ortalığı.
Sessizliğin her zaman ‘huzur’ olmadığı  bu tabloda açık ve net görülüyordu.
Hatice ellerini saçlarından geçirdi bir iç çekti.
Kadınlığını anlamadan peş peşe çocuk doğurmuş tek dünyası evi, çoluğu çocuğu olmuştu.
Hafifçe açılan eteğini kapatırken aklına reklamlardaki bayanların pürüzsüz tenleri geldi.
İçerden kocasının horultuları bulunduğu yere doğru gelirken aman dedi kim bakar ki bana.
Dudakları kurumuştu soğuktan. Oysa bazı dizilerde o dudaklar hararetle öpülüyordu. 
Öpüşmek dedi o nasıl bir duyguydu ki…
İçinden bir ses Hatice kendine gel dedi.
Hayal kurmak,  sorgulamak o da neyin nesiydi?
Daha ne istiyordu ki aslan gibi 4 erkek evladı, başını koyacağı bir evi, iyi kötü bir kocası vardı. 
Allahtan belamı istiyorsun dedi.
Sinirleri bozulmuştu.
Ağlamaya başladı. Hıçkırıklar içinde ağlıyordu.
Evi, ocağı öylece bırakıp kendini evden dışarı attı.
Yürüdü alabildiğince yürüdü.
Lastik ayakkabı ayağını vurmuş parmak araları kanıyordu.
Oturdu. Yüreğimdeki yara iyileşmez ama sen iyileşirsin dedi ayak parmaklarına bakarken…
 
Kim bilir kaç Hatice var? Bana kadın haklarından bahset diyor bazı okurlarım.
Yukarıdaki tabloda kadın haklarından mı bahsetsem?
Çocuk haklarından mı dem vursam?
Sosyo-ekonomik durumumu incelesem.
Kaynakların dengeli dağılımından mı anlatsam…
Bilinç düzeyi, kültür düzeyi gibi yapay sözlerin anlamını yitirdiği durumları mı irdelesem…
Sussam mı? Konuşmasam mı?

Belgin Turan SATICI
www.kfiye.net