Gönlümün Aynası

Hayat ince bir yelpaze, avuçlarımdan akıp giderken damlanın denize kavuşması gibi sana koşuyorum. Sedef bir yağmur damlasını yüreğinde inciye döndürmesi gibi, bende seni yüreğimin umanında ki sisler içinde büyütüyorum. Elveda zamanındaki sözlerine kapıyı aralamak yerine, sıkı sıkı kapatıyorum. Gönlümün aynasında masum ve samimi duran görüntünün kaybolmasın diye, ikinci görüntünün yansımasına izin vermiyorum. Değil yüreğimle, gözlerimle bile adatmayı düşünmedim seni.

Sevgin billur bir kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Aşkın, nazenin bir mum alevi gibi sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze çeviriyorum. Ben seni adını nane şekeri gibi tutuyorum ağzımda, damağımda ruhumda.

Aynı gök kubbenin altında yaşmak bana yetiyor. Başımı kaldırdığımda gökyüzü, güneş, mehtap, yıldızlar aynı. Umurumda değil nerdesin? Kiminlesin? Nerde uyuyorsun? Şarapnel parçasıyla yaşayan gazi gibiyim. Gözlerinle görmediğin sadece sesini bildiğin dalgalarının sesini duyduğun varlığında huzur bulduğum bir deniz kıyısında yürümek gibisin.

Gökyüzünde tepsi gibi parlayan mehtap insanı cezp ediyordu. Mehtaba benim gibi bakanların, hicran ve ayrılık hastası olduğunu biliyordum. İşte bu ay seni ve beni birleştiriyor. Kader karanlığının bizi sarıp sarmalamasına izin vermiyorum. Duyduğum hazzın içine doldurduğum hasretin büyüklüğü ve küçüklüğü hiç önemli değil.

Endişe bulutlarının yağmurlarında ıslanıyorum. Her ne kadar ayak direyip inkâr etsem de, ta derinlerde bir yerde sana hasret yaşıyorum. Sevginin hasret dikeni canımı acıtıyor. Yüreğimi kafese sıkışmış kuş misali boş avuçlarının içine bırakıyorum. Ruhumun mahzeninin merdivenlerinden üçer beşer iniyorum. Kepenklerimi indirip, geçici bir süre tadilata alıyorum yıpranmış duygularımı.

Yalnızlık yükünü değirmen taşı gibi boynumda taşırken.

Fatma Avcı
27.04.2011
www.kafiye.net