BABA YADİGARINA BABA AŞKIYLA KARŞILIK VERMEK

 1997 yıllarıydı.O zamanlar Düzce’nin Çamlıca Beldesi’nde zor şartlar altında bizi büyüten ailem,öğrenim gören ben 60 yıldır süren bir meslek aşkının kıvılcımına şahit oldum. Kıt kanaat geçindiğim gelecek hayalimi kalem kokan ellerimle bir kez daha süslediğim okulumdan yine efendi, akıllı öğrenci üslubuyla ağır adımlarla eve geldiğim sıralarda burna Esma Sultan’ımın yeeklerinin kokusu ilişti.

Babam çini dükkanından daha gelmemişti. Sofradakonuşmaya başladım validemle. Babamın gece uyumadığıı sabaha kadar çömlekleri çiniyle süslediğini söyledi. 40 yaşlarındaki yaşlı babam el emeğini yemeğe, suya tercih ederdi. Nedir bu meslek aşkı? Babam bu mesleği 20 yıldır yapıyor. Hekim İbrahim Bey artık göz sağlığının bozulması nedeniyle çiniciliği bırakmasını istemişti. Sol gözü yüzde 20, sağ gözü yüzde 50. İhtiyar babam o gün eve sinirle gelmişti.” Neymiş bırakacakmışım” diye söyleniyordu.

Dedim ya 13 yaşındaydım. Babam 97’de bırakmadı çiniciliği. O işine aşkla bağlıydı. Ben şimdi 30 yaşındayım. Sizce babam hala devam ediyor mu dersiniz? Babam ve çok sevdiği mesleği…  Onları ayıran tek peroblem babamın kör gözleriydi. Babamın geçmişten beri sakladığı, satmaya kıyamadığı koca bir çini sanatını tüm ihtişamıyla anlatandükkanı, güzel sanatlar lisesinden mezun olup iki üniversite bitirip baba yadigarına baba aşkıyla karşılık ve ren kızı yani hikayemin baş kahramanı olan ben şu anda babamın emeğini sergileyip turistlere yerel halkın gelecekte bu sanatlara ilgi duymamanın sanata ve sanatçıya haksızlık olduğunu söyleyip geçmiş nesilin unutulmasının ileride gelecek nesil tarafından şimdiki neslin unutulacağını savunuyor. Babam ve babam gibi mesleğine göz çürüten el sanatları ustalarının haykırışlarını koca şehre duyuruyoruz   

 

Sümeyye Hatun TİK
www.kafiye.net