DEVRİN HASTALIĞI

Bencillik kötü bir hastalıktır. Hepimiz bencilliğe olumsuz bir davranış olarak bakarız. Çevremizde sadece kendini düşünen insanlar olarak nitelendiririz bencil insanları. Peki ya hiç bu insanların neden böyle davrandığını düşündünüz mü? Bencil insan psikolojisini anlamaya çalıştınız mı?

Birçoğumuz bencil olarak nitelendirdiğimiz kişilerin kendi çıkarları doğrultusunda bizden bir şeyler aldığını ve geri vermediğini düşünürüz. Bencil insanlar doymak bilmeyen açlığı, umutsuzluğu, korkuları ve ifade edemediği ruh halinin önünde dik duran kendinden emin ukela tavırlı insanlar varmış gibi gösterir.

Bencillik devrin hastalığıdır. Geçmişlerinde neler yaşadıklarını anlayamadığımız için hemen bencillik sıfatını yakıştırıp tek taraflı düşünürüz onlar için. Çocukluklarında neler yaşadığını anlamaya çalışsak beklide bakış açımız değişir. Belki de hiç kimse ihtiyacı olan şefkati, sevgiyi, anlayışı, mutluluğu vermedi, o kişi de büyük bir öfke ile hayata küstü. Belki de en aciz olduğu, en çok sevgiye ihtiyaç duyduğu, en yardıma muhtaç olduğu bir anda kimseyi etrafında bulamadı. Belki öyle çok acı çekti ki kendi kendine yemin etti bir daha asla başkalarına muhtaç kalmamaya. Belki de çevresindeki büyükleri onu güçlü olmak için zorladı. Zayıf ve aciz görünmeyi yasakladı.

Çocukken mahcup ve zayıf karakterde olan insanlar genellikle büyüdükleri zaman acı çekerim kullanılırım kaygısıyla kendilerini yalnızlığa ve bencilliğe itebiliyor. Burada aile faktörü ve yönlendirmeler çok önemli. Kimsenin sevgisini hak etmediğine inanır oluyorlar. Belki de sadece içindeki bu acı çeken çocuğun etrafına bir duvar örüp kimse görmesin ve daha fazla kendisini incitemesin diye kendine bencillik maskesini yakıştırıyor farkında olmadan.

Her insan kendi içinde iyidir. Fakat yetiştirilme tarzı ve çevre etkenleri göz önüne alınırsa bazen insanlarda karakter bozuklukları ortaya çıkabiliyor.

Bencilikle suçladığımız insanların psikolojisinin derinliklerine inersek ne kadar yaralı bir insan olduğunu görebiliriz. Yapılan insan türü araştırmalarına bakacak olursak psikoterapistler değişik kanılarda insan türlerini ortaya koyuyor. Bunlardan en bilindikleri çevrelerine faydalı kendini eğitmiş geliştirmiş, hayata gülen gözlerle bakan, başkalarına faydalı, kendini aşmış insanlar. Diğeri ise yaralı bir çocukluk dönemin ardından kendine duvar ören hep başkalarını gözlemleyerek başkalarından bir şeyler öğrenmeye çalışan taklitçi kendini aşamamış insanlar. Kendini aşmış ve başkasının olgunlaşmasına örnek teşkil edebilecek insanlar ve göz önünde bulunan kişilerin bencil diye nitelendirdiğimiz henüz geçmişte kalan kendini aşamamış insanlara ışık olması gerekir.

Bencil insanlar sevgiden eksik büyüyen kişilerdir. Ve sevmesini bilmeyen kişileri de sevmeliyiz ki onlar da sevmenin ne demek olduğunu öğrensin.

Sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden insanlar ne çok çıkar oldu karşımıza. Üstelik hiçbir şey söylemeden hissettirmemeye çalışarak bir nebze kendini tatmin etme çabasındalar. Aslında bunları gözümüzün içine soka soka yapar oldular. Gelişen modernleşen dünya içerisinde çevremizde kendi çıkarlarını düşünen karakter bozukluğu olan bencil olarak simgeleştirdiğimiz insanların sayısı ne kadar da çoğaldı. Acaba sevmesini unutur mu olduk? Arkadaşlıklar da bile sanki iş ilişkisi konumumu kol geziyor. Böyle kişilere bu duruma biraz daha samimiyet biraz daha hoş görü içinde yaklaşmak lazım beklide. Önyargıyı bir kenara atıp insanları sevmesini bilmemiz lazım. İnsanlar ‘ben’ diyerek diğerlerini ezip geçerken sevgi kenara atıldı beklide. Hayat telaşı denen tantana yüzünden mi acaba? Sevgiyle ve hoşgörüyle kalın..

YASEMİN ÜNLÜ
www.kafiye.net