ÖĞRENMEDE HEYECAN VE COŞKU OLMALI

ÖSS, KPS sınavları yaklaştıkça, sınav heyecanı hem çocuklara, hem ailelere sarıyor. Bir yandan dershaneler, bir yandan özel öğretmenler, oyundan eğlenceden uzak çalışmalar sürüyor. Tüm öğrencilere ve ailelerine başarılar dilerim.

Zaman zaman torunların, akraba çocuklarının derslerle ilgili yardıma ihtiyaç duydukça başvurdukları dedeleri olarak okul eğitiminde yeni uygulamalar hakkında bilgi sahibi oluyorum. Milli Eğitim Bakanlığı, zorunlu eğitim için kitaplar yazdırmış, öğrencilere parasız dağıtılıyor. Gerçekten güzel kitaplar, fen bilgisi kitaplarında deneyler çok güzel anlatılmış. Ama okulun deney yapmak için gerekli donanımı var mı? Anadolu Liseleri açılmış, sınavla öğrenci alıyor. Fizik dersinde deney yapıp yapmadıklarını soruyorum, laboratuarları varmış ama henüz araç-gereç yokmuş. Bazen çocuklar en basit alan, hacim veya uzunluk birimlerini tanıyamıyor, test çözerken sürekli hata yapıyorlar; çünkü somut çalışma yapmamışlar, metreyi, metre kareyi görmemişler ki, söylenip geçilmiş. Ağırlık ölçülerinde de durum aynı.

Yıllarca Fizik, Kimya ve Matematik okuttum. Hayatım laboratuarlarda deney hazırlamakla geçti. Çünkü kendim kadar öğrencilerimin de derslerde deney yapılmasından çok hoşlandıklarını ve kolay öğrendiklerini görüyordum. Aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, mezunlarla yapılan toplantılara katıldığımda öğrencilerimin o yıllardaki sevgi, saygı ve ilgilerini gözlerindeki parıltıdan görebiliyorum. Bunları kendimi övmekten çok bir gerçeğe dikkat çekmek için yazıyorum.

Bizim öğretmenliğe yeni başladığımız yıllarda, yurtdışından gelen eğitim araçlarını kullanırdık. 1960’lı yıllarda ülkemizde de ders aracı üretecek bir fabrika kurulunca çok sevinmiştim. Bir gün bu fabrikada görev yapmayı dilemiştim. Dileğim kabul oldu ki, 1975-1979 yılları arasında Ders Aletleri Yapım Merkezi’nde matematik ders araçlarını geliştirme uzmanı olarak çalıştım. Bu yıllarda Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nde de lisansüstü eğitimimi sürdürüyordum. Ders Aletleri Yapım Merkezi aslında bir eğitim aracı üretim fabrikasıdır. Benim gibi alan uzmanı olarak çalışan diğer arkadaşlarımla birlikte laboratuar olarak adlandırılan bölümde çalışıyorduk. Yapılan araçların test edilmesi ve yeni araç teklifleri laboratuarda görev yapan alan uzmanlarının sorumluluğunda idi. Yeni araç önerileri önce laboratuar kurulunda görüşülür, uygun bulunursa atölye olarak adlandırılan bölümlerin şeflerinin katılacakları toplantılarda karara bağlanır, Milli Eğitim Bakanlığına ve Talim ve Terbiye Dairesi Başkanlığından olur alınmadan imalata geçilmezdi. Yani yeni bir aracın üretime girmesi oldukça zaman alan, uzun bir çalışma gerekiyordu.

Böyle bin bir emek ve masrafla hazırlanan araçların okullarda ne durumda oldukları sıkça sorulan sorulardan biriydi. Genel Müdürlük okullarda bir inceleme yapılması ve araçlarla ilgili sorunların belirlenmesi için laboratuarda çalışan uzmanlara görev verdi. Ben de matematik ders araçlarını geliştirme uzmanı olarak bu çalışmaya katıldım. Bu inceleme ve alıştırmayla ilgili ilginç bir anımdan söz etmek istiyorum.

Okullarda yaptığımız toplantıların birinde, ders araçları ile ilgili sorunları belirlemeye çalışırken genç bir matematik öğretmeni çok gerçekçi bir söz söyledi. Dedi ki: “Sorunları belirlesek ne olur, belirlemesek ne olur. İşin doğrusu şu ki, sizin ürettiğiniz araçlar geometride hacimle, uzay geometri ile ilgili, biz bu konular üzerinde durmuyoruz ki, çünkü üniversiteye giriş sınavlarında bu konulardan soru çıkmıyor.” Bu söze o zaman biraz kızmıştım. Ama genç öğretmen haklıydı. Bütün Milli Eğitim Sistemi üniversiteye giriş sınavlarına odaklanmıştı.

Daha sonraki yıllar, modern matematiğe yöneldim ve bununla ilgili eğitim araçları ilk örneklerini (prototipleri) hazırladım. Öğretmenlere modern matematik hizmet-içi eğitim kurslarının verildiği seminere katılarak geliştirdiğimiz eğitim araçlarını tanıttım. Bu defa araç takımı çok beğenildi. “Ancak, biz bu araçla sınıfa girersek o sınıfa hâkim olamayız, çocukların heyecan ve coşkusunu frenleyemeyiz.” Denildi. Ne kadar doğru bir ifade kullanılmıştı. “Heyecan, coşku !” Öğrenmeye heyecan, coşku, oyun eşliğinde yapmak fena mı?

Frederic Vester “Düşünmek, Öğrenmek, Unutmak adlı kitabının 179-180. sayfalarında bu durumu şöyle ifade ediyor:”Bir enformasyonun; sevinç, başarı duygusu, erotik ilgi, merak, haz ve oyun gibi öğrenimde yardımcı olan etkenlerle birlikte alınması, bedende biyolojik açıdan somut etkiler yaratır ve bu sayede çok rahat öğrenilir. Pozitif hormon reaksiyonlarının bir yardımcı olarak harekete geçirilmesi anlamına gelen bu çok önemli kural, adeta öğrencilerin aleyhine kullanılarak, ihmal edilmektedir. Oysa bu etken, öğrenim sürecinin olumsuz ve engelleyici yan faktörlerden arındırılıp, olumlu faktörlerle desteklenmesi yönünden çok büyük bir öneme sahiptir.” Denilmektedir. Tabii amacımız, öğrencinin kolay öğrenmesi ve başarılı olması ise…

Ankara İl Eğitim Araçları Merkez Başkanı Sayın Zülfikâr Aslan Ankara’da Milli Eğitim Müdürlüğü ile birlikte ilkokulda “Eğitim Araçları Merkezleri “ açmış ve bu iş için 1976’dan itibaren adım adım ilerleyerek sayıyı 50’ye kadar çıkarmıştı. Okul koruma derneklerinin yardımı ile, uygun büyüklükte bir dershaneyi on öğrenci grubunun çalışabileceği masa, sandalye, İlkokul Fen Bilgisi Deney Dolabı (her grup için bir dolap), sinema makinesi, projeksiyon makinesi, ders levhaları vesaire ile donatılmış ve görevli bir veya iki laboratuar öğretmeninin sorumluluğunda harika bir organizasyon kurulmuştu. O yıllarda, Zülfikâr Aslan’la tanışmış ve yaptığı çalışmaları Türkiye çapında yaygınlaştırmak için yapılması gereken çalışmaları tartışıyorduk. Bu tartışmaların sonunda, bilimsel açıdan bir değerlendirmenin yapılması için ben konuyu üniversiteye taşıdım ve bu konuda bir doktora çalışması yapmam hususunda Danışmanımım ve Bölüm Başkanımın onaylarını alarak çalışmaya başladım.

Doktora tezim üniversitedeki kütüphane rafında uyuyor. Uygulamanın yaygınlaştırılması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Özel Okulların dikkatini bekliyor.

Bu araştırmanın evreni “Okul Eğitim Araçları Merkezleri”ne sahip bulunan ilkokulların, öğrenci, öğretmen ve idarecileri ile bu okullarla aynı sosyo-kültürel çevreden öğrenci aldığı varsayılan ilkokulların öğrencileridir.

“Eğitim Araçları Merkezleri”ne sahip okullar, deneme okulu; sahip olmayan okullar da kontrol okulu olarak isimlendirilmiştir.

16 deneme, 16 kontrol okulu seçilmiş ve bu okulların beşinci sınıflarından tesadüfî örneklem yöntemi ile birer şube, örneklem olarak saptanmıştır. Bu saptamada, okul idareleri ile işbirliği yapılmış, seçim dersleri boş geçmemiş, öğretmenleri bütün yıl boyunca değişmemiş sınıflar arasından yapılmıştır.

Deneme okulları, en az bir sömestrden beri “Eğitim Araçları Merkezi” ne sahip bulunan ve eğitim araç-gereç, laboratuar öğretmeni bulunan okullardır.

Deneme okullarının seçiminde ikinci ölçüt de, yakın çevresinde, “Okul Eğitim Araçları Merkezi” bulunmayan bir ilkokul bulunmasıdır.

Araştırma kapsamına alınan deneme okullarının nasıl seçildikleri yukarıda açıklanmıştı. Kontrol okulları ise, deneme okulları ile aynı bölgeden öğrenci alan okulların, Ankara İl Planından ve ilgililerden alınan bilgi ile yerinde gözlem yapılarak saptanmıştır.

Kontrol Okullarının Deneme Okullarından Farkı

1-Kontrol okullarında, yukarıda belirtilen deneme okullarınınkine benzer etkinliklerin yapılabileceği film, film-şeridi vb. gösterisi yapılabilecek, fen deneylerini öğrenci gruplarına yaptırabilecek özel yerler yoktur. Olanların da, buraların sorumluluğunu yüklenmiş ve orada çalışan özel bir öğretmen bulunmamaktadır.

2-Her okul için, bir veya iki takım Fen-Tabiat Bilgisi Deney Dolabı verilmiştir (Ankara İl Eğitim Araçları Merkezi Kayıtlarından). Öğretmenler bunları, sınıflarında gösteri deneyleri yapmak için kullanmaktadırlar. Sınıfı gruplandırarak deney yaptıracak sayıda, araç yoktur.

3-Bazı okullarda, araçların saklandığı özel bir yer bulunmaktadır. Ancak, buralarda araçları her zaman hizmete hazır bulunduracak, bir görevli öğretmen yoktur.

4- Konu ve ünitelerin işlenmesinde, hangi tür filmlerden veya film-şeritlerinden yararlanılacağı, bunların nasıl ve nereden sağlanacağı, bunların nasıl kullanılacağı vb. bütün sınıf öğretmenlerince açıkça bilinmemektedir (Gözlem ve görüşmelerden anlaşıldığına göre).

Anket ve Testlerin Uygulanması

Anket ve testler, Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Matbaasında çoğaltılmış ve Haziran 1983 tarihinde, ilkokulların kapanmasına bir hafta kala deneme ve kontrol okullarına, Ankara İl Eğitim Araçları Merkezi personeli tarafından ve araştırmacının da katılması ile Merkeze ait taşıt aracını kullanarak bir günde dağıtılmış ve gerekli yazılar, izinler, açıklamalar okul idarelerine verilerek, bir hafta sonra geri alınacağı bildirilmiştir. Test ve anketler, hafta içinde okul müdürlükleri tarafından öğretmen ve öğrencilere uygulanarak cevap kâğıtları ve soru kitapçıkları gene aynı personel ve araçla toplanmıştır.

Çözümlemede Kullanılan İstatistiksel Teknikler

1- Öğrencilerin Fen-Tabiat Bilgisi başarı testinden aldıkları puanlar, deneme ve kontrol okulları öğrencileri arasında, kovaryans analizi ile karşılaştırılmıştır.

Karşılaştırmada kovaryans analizinin kullanılması, grupların her ne kadar aynı sosyo-kültürel çevreden geldikleri varsayıldığı halde uygulamada bunun sağlanmasının mümkün olmaması ve bu yüzden eşleştirmenin güçlükler arz etmesi; diğer taraftan kovaryans analizi ile küçük farkların bile görünür hale geldiğinin bilinmesi sebeplerine dayanmaktadır.

2- Öğretmenlerin anket sorularına verdikleri cevapların frekansları, yüzdeleri bulunarak cevap kategorileri X2 (Chi-kare) “Tek-örneklem Testi” ile test edilmiştir.

3- “Okul Eğitim Araçları Merkezleri”nde görev yapan öğretmenlerin Eğitim Teknolojisi testinden aldıkları puanların değerlendirilmesi (t) testi ile yapılmıştır.

Sonuç olarak, on altı okul çiftinden, dokuzunda son test aritmetik ortalaması deneme okullarında büyüktür. Bunlardan yalnızca bir manidar değildir. Kontrol okullarının aritmetik ortalaması deneme okullarının aritmetik ortalamalarından büyük olan yedi okuldan ancak dördü manidar bulunmuştur.

Okulların çoğunda “Okul Eğitim Araçları Merkezleri”nin yeni çalışmaya başlamış olması, laboratuarda tek öğretmenin bulunması ve bilhassa şehir merkezine yakın olan okullar arasında laboratuardan başka farkların da bulunması, bazı okullarda deneme okulları lehine olmayan farkların meydana geldiğini düşündürebilir. Ancak, her şeye rağmen, alınan sonuçlar”Okul Eğitim Araçları Merkezi”ne sahip olan deneme okullarının, öğrencilerin ders başarıları üzerinde manidar bir fark yarattıkları şeklindedir.

Okulların genelde iki amacı vardır:

Öğrenciyi;

1- Hayata hazırlamak.

2- Bir üst öğretime hazırlamak.

Öğrencilerini yalnızca bir üst öğrenim kurumuna hazırlamayı öne alan bir öğrenim kurumu amaca uygun çalışmıyor demektir.

Kavramların, yaparak ve yaşayarak kazanılmadığı öğrenme ortamlarında yetişen gençler hayata hazırlanabilirler mi? Hayatta başarılı olabilirler mi?

Dr. Sait Güngör ELGİN
www.kafiye.net