Merhaba arkadaşlar!

Yeni yıla ilişkin dileklerimi ve geçen yıla ait düşüncelerimi yazmak için en uygun gün bugün… 1 Ocak 2015! Daha erken yazılsaydı 2014 bitmemiş ve 2015 kendini göstermemiş olacaktı.

Göz açıp kapayıncaya kadar dediğimiz bir yaşamın içinde bir türlü bitmek bilmeyen isteklerimizdi,
Günlere, aylara dahası yıllara sığdıramadığımız. Hedeflerimizdi, hayatı kucaklarken sancılarıyla.
Umutlarımızdı, inancımızı kaybetmeden beklediğimiz. Farklı seçenekler hep vardı bize sunulan.
Yıllar kayıp giderken avuçlarımızdan dört mevsim masalıyla, hâlâ içimizde var olan çocuksuluğumuzdu bizi şenlendiren. Gençliğimizdi, yaşlılığımızdı, aşklarımızdı, âşıklarımızdı, sevdalarımızdı, belki de terk edilişlerdi cesaretlendiren.
Biliyorduk; (acaba ne kadar) “Her sabah yeni bir gün Güneş sancı ile doğarken bir gün de eksilir ömürden” …

Daha geniş zamanlar umuyorduk belki de…
Mümkün değildi oysa yılların akışına dur diyebilmek. Salt bir fotoğraf karesinde noktalanan zamanlar gülümsüyordu bize.
Sessizce… En iyi şekilde yaşamaktı hayatı doğru olan. Biten yılların muhasebesini yapabilmekti, kabullenebilmekti olumsuzlukları.Yüzleşebilmekti kendimizle.
Şimdi, daha soylu bir duruşla bitmeli yılın son günü.
Yepyeni umutlar doldurmalı içimizi, sımsıkı sarılacağımız sevdiklerimizle birlikte.
Her yeni yıl yaşanası günlerinizin başlangıcı, karanlık günlerinizin meşalesi olsun…

Bakın bir yıl daha ellerini salladı ardımızdan. Oysa biz ona el salladık güle güle dedik uğurladık sanırız. Tıpkı ömrümüz olursa bundan sonraki yılların yapacağı gibi. İki bin on dört de geçmişte bıraktığımız ve birçoğunu iyi birçoğunu kötü anımsadığımız ama maziye gömdüğümüz gibi tarihteki yerini aldı.
Kim bilir nasıl bir yerdir onunki. Bunu en iyi sen bilebilirsin. Çünkü en çok senin yılın o. Tıpkı benim yaşadığım yılın benim olduğu gibi.
Kırılganlıklar, mutluluklar, heyecanlar, pişmanlıklar, gülücükler, kahkahalar; yediğimiz dondurmalar… Hepsi, bundan sonra sadece dört rakamla hatırlayacağın bir sayının içinde kaldı: 2014!
Gördüğün gibi 525.600 dakika da olsa, bir yıl gelip geçiyor. Saya saya koca bir yılı tüketiyoruz yani. Sayılı gün değil mi? Hemencecik geçiveriyor işte. Sayılı harçlıklarımız da öyle değil mi? Bir varmış bir yokmuş oluveriyor. Harcarken harcarken bir de bakıyoruz bitivermiş. Hayat gibi erimiş gitmiş..

Sonra dönüp ardımıza bakıyoruz. Biten harçlığımızdan ne kalmış diye geriye. Bir simit, bir ayran, bir tatlı… Biraz daha fazlası belki ama arkasında bıraktığı ne olursa olsun, harçlığımızın bitmesi de senelerin bitmesi gibi üzüyor bizi.
Dönüp tekrar tekrar hesap ediyoruz çoğu zaman. Nereye ne verdik diye: Ona bir simit, buna bir çay, ötekine kalbini kazanmak için bir hediye…
Koskoca bir yıl, sizin için paradan daha değersiz değilse; gelin iki bin on dört ’ün hesabını yapalım sizinle. Geçen yılki hatalarınızdan ders alıp bu hataları tecrübeye çevirmek elinizde… Şöyle bir düşünün, geçen yıl verimli çalışmanızı engelleyen tuzaklar nelerdi?
Boş bir kâğıt alıp ortasına bir çizgi çizerek ikiye ayırın. Bir tarafına verimli çalışmanızı engelleyen tuzakları yazın. Diğer tarafa da bu tuzaktan kurtulma çarelerini… Bu kâğıtları, hazırladığınız plânla birlikte çalışma masanızın önüne asın. Geriye sadece uygulamak kaldı. Verimli ve başarılı bir yıl sizi bekliyor. Kolay gelsin… Uğraşın sizde benim gibi, 365 gün için yazacak hiçbir şey bulamadınız mı? yazacak vardır vardır düşünün biraz…

“Yeni bir yıl her zaman kendini fark ettirerek gelir” diye bir düşünceye sahipseniz yarına yönelik hayallerinizi kaybetmemiş sinizdir. Yeni bir güne sevinçle uyanmak kadar heyecan vericidir farkındalığınız, “Her şeye rağmen” hayata tutunabilmek için açılmış yepyeni bir pencere.
Yürekten sahiplenilen inançlar teselli gibidir geride bırakılan yılın hüzünlerine. Unutmak istemediğiniz hoş anılar kadar unutmayı dilediğiniz olumsuzluklar da vardır elbet.
Geçen yıllar çok şey öğretir insana. Alır, ekler, çıkarır ve böler, bazen de karekökünü alır…
İniş ve çıkışlarla geçmiş bir yılın muhasebesini yapmak, ileriye dönük daha sağlam adımların atılmasına zemin hazırlıyor bir bakıma.
Yüreklendiriyor insanı, yeni sürprizlerin, heyecanların, sevinçlerin, mutlulukların, paylaşımların, dostlukların yanı sıra yeni zorlukların da yaşanacağı kocaman bir 365 gün var çünkü önümüzde ve her eski yılın bitiminde yeniden başlayacağımız.
Ruhumuzun derinliklerinde var olan yaşama sevincimiz canlı tutar bizi.
Bir sonraki yeni güne taşır umutla. Belki de “umut” en çok “yeni” lere yakışıyor.
Ve hep umutlarla gelir yeni yıl. “Dünya kaybolan şehirlerde arıyor umudu.
Her pencere ufkunu anlatır insanın “ diyordu bir şair…
Devam eden hayat kendiliğinden alıveriyordu bizi karmaşasına… Kaybolan şehirlerde mi arıyorduk umudu yoksa kendi pencerelerimizden mi?
Belki de bir başka şairin “umut yaprakları” dan esintiler kalsın istiyorduk ardımızda…
“ Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular…
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.”

Hiç unutamayacağınız sonsuz güzellikler, sevinçler, mutluluklar sarmalasın sizi yarınlarda.
Sağlıkla ve sevgiyle…
Ve huzurla…
Yeni Yılda Siz Dostlarıma Bir Merhaba…

Ömer Sabri KURŞUN
www.kafiye.net