Sinem Özaşgın – Müzik Güncesi

Enstrümantal

Sözlerin çoğaldığı, hatta gereksizce laf kalabalıkların havamızı kapladığı bir dünyada yaşıyoruz sayın canlar. Bıkkınlık yaratmaya başlıyor artık çehrelerimizin diplerinde. Hele ki şarkıların sözleri… Ne kadar anlam yoksunluğunda… Eski şarkıların tatlarından uzak, özenti şarkılardan dile gelen karmaşık sözlerle sürdürüyoruz hayatımızı… Nereye kadar sizce bu? Bu eziyet nereye kadar?

Müzik, bize hayal kapılarımızı sonsuzlara açtıran en kolay yolumuzdur. Müziğin emeği çok büyüktür bizlere bu yolları gösterirken. Ama şimdi müzik bile yorgun, kırgın, mutsuz. Çünkü ona yakıştırılmış sözlerin basitliği, kötülüğü o kadar görünüyor ki… Bile bile müziğe eziyet ediyoruz sayın canlar. Neden bile bile müziğin ellerine yakışmadığı halde böyle kötü yazılmış şarkı sözleri koyuyoruz.

Müziğin en yalın, bizi en özgür bırakan, en çok hitap eden şeklinin sözsüz yani enstrumantal hali olduğunu biliyor musunuz? İstediğimiz gibi sözler yazmakta özgür olduğumuz, ruhlarımızın uçuşkan olduğu ve her enstrumanı ayrı ayrı duyabilme hissi. Tenimizin her hücresine sığabilmesi bu müziklerin. Havalarda olmamız bilhassa. Sessizce, dudak uçlarımızın yukarı kıvrılmasıyla oluşan bir hoşnutlukla dinlemek. Sadece dinlemek ve kendimizi anka kuşlarının üstünde kollarımız açık pembe bulutlara değercesine uçmak, uçmak, uçmak…

Bugün bir farklılık yapın ve o bilindik karalama şarkıları akıl çöpünüze atın… Farid Farjad’a, Kitaro’ya hayal kapılarınızı açın… Mistik bir keman duyusuyla sonsuz öpücüğü tatsın ruhunuz ve akabinde uzak doğunun eşsiz tınılarıyla huzura erişin. Hadi… Ne duruyorsunuz? Bilhassa teyplerden, plaklardan, gramafonlardan dinleyin bu müzikleri ve ruhunuz sağlıklı müziklerle doysun…

Sevgi ve saygıyla, müzikli günler dilerim sayın canlar…

E F T E L Y A…
(Akdenizi cebinde taşıyan kız… )

Sinem Özaşgın
www.kafiye.net