Uykusuz…

Bu nasıl sevdadır, bu nasıl bela,
Sanki çapraz bir bilmece.
Gündüzüm karanlık,
Gecelerim işkence.
Ve bir gün gelecek,
Doğacaktır elbet,
O Güneş, benim de yüreğime…

Olur ya! Sende ben gibi bir gün,
Karanlık sisli gecelerde kaybolursan,
Güneşime koş, yolunu bulmak için.
Yorgan diye sarındığım gecelerden,
Sor beni; soğuk sisli bulutlardan,
Anlatacaklardır sana sensiz günümü.
Senin yokluğunda ne çok üşüdüğümü.
Sana kıyamam, sen ağlama…

Olur ya! Senin de, karanlık sisli gecelerin,
Ve bir gün uyanırsan o sabaha,
Benim doğan Güneşime sakın ola,
Bakıp bakıp da ağlama.
Ağlama kıyamam sana…

Benim yokluğumu hissettiğin anda,
Bulutlardan düşen gölgelere sor da,
Söylesin yokluğumu sana.
Umarım… Umarım da,
Benim yokluğumda,
Senin yüreğinde kanasın damla damla.
Acı bir ıstırapla.
Ama yine de ağlama, kıyamam…

“Gör beni;
Bir yarım hasret türküsü,
Bir yanım inat.
Sade yürek kalmışım,
Sade yürek.
Yüreğim parça parça.
Yüreğim kan revan.
Dayan yüreğim dayan,”
Ozanın dediği hal bendeki…

Var mı başka çare.
Uykusuzdu bitti sensizlikte,
Yine bana dün gece.
Neden diye hiç sorma;
Malum değil mi sence.
Baktım ki sol yanıma,
Gecenin karanlığında,
Sen yoktun yanımda.
Koyu bir sise dalmış,
O mel’un gecede,
Kapıyı çarpıp gittiğinde,
Arkana bile bakmadın, gittin öylece…

Oysa!..
Sisli karanlığın içinde bir ben vardım.
Benim canım acıdı, içimde koca bir ateş,
Sen farkına bile varmadın, canımı yaktın.
Bir bak ellerine, ucundan kan damlayan,
Yaraladığın yüreğim sende mi kalmış…

Senin o zalim kalbinde,
Aklında bir tek düşünce,
Bir bitimsiz kinle, zalimce,
Yapmak istediğin bana, sadece işkence.
Maksadın beni süründürmekse,
Kırık kalbimi de alıp, eline,
Arkana bile bakmadan gidişinle,
O karanlık, mel’un gecede,
Öldürmedin mi giderken, beni sence.
Ama sen yine de ağlama,
Dayanamam yaş olursa gözlerinde.
Ama sen yine de ağlama, kıyamam…

20.08.2014 İZMİR – 05.30 (2)
Ömer Sabri Kurşun
www.kafiye.net