Fısıltı ..

Hayat merdiveninden inerken ve yaklaşırken toprağa
içimin dağlarında volkanlar patlıyor bir Nisan sabahında
Ve eritiyor masivaya dair ne varsa..

Koparken yüreğimde bir asil fırtına
Gözümde canlanıyor beyaz bir kefen ,siyah bir tabut
Bir fısıltı duyuyorum vicdanımda o dem, sefkate ve sevgiye dair
inne rabbî rahîmun vedûd

Bir merhamet senfonisi dinliyorum gönül kulaklarımla
Yüreğim el Vedud’un aşkını zevkediyor
Göklerden değil gözlerimden süzülüyor bu kez rahmet yağmuru
Ve temizliyor sinemdeki o çirkef çamuru
Yıkılıyor içimde soyut-somut ne kadar varsa Aşka engel put
Ve bir nağme okuyor, yüreğimin dudakları
Ve huvel gafûrul vedûd

Aşka dair sözler söylemek geliyor içimden
Seni seviyorum demek mesela
Yıldızlara,güneşe ve aya
Menekşeye,güle ve karanfile değil sadece
Ak libaslı mahsun bir kır çiçeğine mesela
Metruk ıssız köşelerdeki zambaklara
Sokak çocuklarına, köprü altlarında
Duvarların arkasında mahkumlara
Kelebeklere değil sadece
Ayaklar altında karıncalara
Çamurlar içinde solucanlara
Yolda kalmışlara hatta yoldan çıkmışlara
Filistinli Ahmede Bağdatlı Zeynebe değil sadece
Büyük ailemizin kayıp çocuklarına
Filedelfiya yada Berlin kaldırımlarının emzirdiği çocuklara
Mozambikli açlara, Filipinli muhtaçlara

ve yetmiş iki millete..
Beslemek istiyorum aşka dair sözlerle
Ve beslenmek istiyorum
El Vedud’un sevgisiyle
Sevgiyi sevgiyle yaratan Allaha ait ne varsa
Sevgiye dair sözler söylemek istiyorum
Sevebilmek diyorum
Ona ait herşeyi canlı yada camid
Zira herşey Onun aşkıyla sabit
Ne güzel der o lafz-ı muhkem ve o kutsi beyan
Ve kânallâhu bi küllî şey’in muhît
Bilgin Erdoğan 30 Nisan 2014
www.kafiye.net