Şükür nelere Kadirdir…

30.07.2014

Bazen gitmek gerekir, yeni insanları tanımak, yeni mekânlarla buluşmak, yeni tatlar keşfetmek ve programlanmış hayatımızı rutinlikten çıkarmak adına bazen gitmek gerekir.

Bayramın ikinci günü Beypazarı’na doğru yola çıkıyoruz. İşte bu nedenleri koyarak cebimize, cep telefonlarını da atıp çantalara özgürlüğe doğru yol alıyoruz. Uzayan tarlaların, dağ eteklerinin, güneşe bakan ayçiçeklerinin, arasından geçerek tarlalarda çalışan emektarlara da el sallayarak, sohbet ederek yüreğimizisevgiyle dolduruyoruz…

Yeni yerler keşfetmek, yeni insanlar tanımak demiştik ya özellikle büyüklerimizi tanımak ve onlara değer vermek hepimizin manevi olarak görevi diye düşünüyorum. Dünya Yaşlılık Derneği’ni iyi ki kurmuşuz diyorum içimden. Eskiden de ben büyüklere karşı her zaman saygılı ve ilgiliydim ama bu kadar çok selam verip hal hatır sormazdım. Daha 13 yaşında yaşlı ninelerle, dedelerle sohbet etmeyi onların tecrübelerini dinlemeyi severdim. Bu paylaşımlarımı benim yaşımdakiler anlayamaz bir taraftan da özenirlerdi.

Keza bir gün kardeşim bana dedi ki; “ablam küçükken de yaşlılarla ilgilenirdi, şimdi de aynı hem de işi biraz daha büyüttü.”

İşte yine gönlümüzü, gönül gözümüzü açarak büyüklerin arasına karışıyoruz. Onlarla sohbet edip bayramlarını kutluyoruz. Şükran teyze, 60 yaşını geçmiş. Gençliğinde tarlasında, tapanında çalışmış, şimdi gelinler, çocuklar çalışıyor tarlada o ise tezgâhlarda ürünlerin satışını yapıyor. Şeker hastası ve ilaç parasını çıkarmak için ayrıca kendi elleriyle ördüğü rengârenk örme oyuncakların alıcısını bekliyor. Oturup sohbet ediyoruz, oradan buradan, bayramlardan ve bir sevgi tomurcuğu atıp kalplerimize ayrılıyoruz.

70 küsur yaşında bir başka büyüğümüze “maşallah” deyince “yaş yetmiş iş bitmiş” diyor. “Bu erişteleri siz mi yaptınız” dediğimde “hepsini ben yaptım” diyor tezgâhtaki ürünleri göstererek… Çektiği bir dolu acı, kayıplara rağmen halen yaşam mücadelesi vermek için dimdik ayakta ve aslında ‘yaş yetmiş ama iş bitmemiş.”

Dikkatimi çeken çok önemli gördüğüm bir hususta şu oldu. Tarlada çalışmışlar, sıcak demeden, yoruldum demeden ve şimdi de ufak bir kazanç elde edince yüzleri gülüyor.

“Nasıl geçti ramazan, bayram dediğimde”  “çok şükür, orucumuzu tuttuk, tarlada çalıştık, ürünümüzü pazarlara gönderdik. Şimdi de elimize birkaç kuruş geçti.”  İşte sihirli sözcük ‘şükür’ sahip olduklarımızın kıymetini bilip, şükür edersek, yaşam güzelliklerini bizlere sunarak gülümsüyor.

Hangi pencereden bakarsan bak neyi görmek istersen onu görürsün.

DÜYADER olarak bu bayramı da yoldan geçen, yaşam evinde kalan, tezgâhtar olarak çalışan, evinden çıkamayan büyüklerimizi ziyaret ederek, onların sevgi enerjisiyle donandık. Sevgi denen duygu öyle boldur ki yüreğimizde, onu dağıtmakta, ortaya çıkarmakta cimri olmayalım.

Belgin Turan Satıcı
www.kafiye.net