ZAMANSIZIM

Akreple, yelkovan arasına sıkışan zaman, eski bir hükümlü gibi ağır aksak geçiyor hayatın içinden. Tozlu raflarda unutulmuş kitaplar gibi dopdolu ve bir o kadar yalnız anlaşılmayı bekliyordu. Bazen altı çizgili bir satırda, bazen sonunda ki üç noktada…(….)

Öyle hızla akıyordu ki hızına yetişilmiyordu. Zamanın içinde çocukça düşler geçse de zaman tik tak sesiyle bölünüyordu. Akrep ve yelkovanın kovalamacası işte böylelikle başlıyordu.. Zaman, bir köşede ses çıkartmadan bu kovalamacaya şahitti. Uzun bir yolda soluksuz geçecek anları yaşamaya hazırlanıyordu. Tıpkı kurmalı ya da pilli bir saatin insan hayatında gösterdiği performansla ilerlemeye çalışıyordu…

Ne de olsa akıp gidiyordu dur demek olmazdı. Her ne kadar el kaldırsan da zaman geçmek için vardı. Durmak olmazdı…

Zaman, eski bir hükümlü gibi yavaş yavaş büyütüyordu kendini akreple yelkovanın içinde. .Zaman/sızım başlıyordu. Her tik tak sesinde saatler zamana teslim; akreple yelkovan birbirlerine kısa süreliğine de olsa kavuşma anını yakalıyordu…

İşte o an aslında kavuşmanın ayrılık olduğunu anlıyorlardı. Zaman geçmek için vardı. Her ne kadar sarılsalar da asla bir arada duramıyorlardı…(ZAMAN/SIZIM…)
Ümran YILDIRIM
www.kafiye.net