RUHCAN

Yüzündeki o derin çizgilere aldırma
Yıllar uzaklaşırken hatıra bırakmıştır
Bırak duvarda dursun aynaları kaldırma
Işıldayan sırlı cam kaç güzeli yakmıştır.
Unuttun mu geçmişi bir kez hatırla Ruhcan
Konuşalım yeniden birkaç satırla Ruhcan.
Gözünün kenarında ince iz var gördün mü?
Seninle tanışınca onu ben bırakmıştım.

Dalgalı saçlarını kestirdin mi ördün mü?
Uçuşan telleriyle nice düşe akmıştım.
Pembe düşler kurardık bahçesinde lisenin
Gözlerinden akardı sevdanın seli senin.
Gölgesinde oturduk Beyazıt’ta çınarın
Ruhumuza işledi konaklar yalı boyu
Düşünmedik değil mi neler olacak yarın
Düştük bir karanlığa geceden daha koyu.

Bağrı yanık türküyle bazen düşerdik gama
Onu katık ederdik hüznümüzle akşama.
Söylesene Ruhcan’ım Kuş Köprüden geçtik mi?
Korkmuş muyduk acaba kaleye de çıkmadık
Üçler’de, Yüzevler’de çeşmeden su içtik mi?
Zaman tuzakmış bize duyduk da ayıkmadık.
Ama inan ki canım sağlamız kaya gibi
Hiçbir şey yıkamadı inan budur sebebi.
Daha çok konuşuruz anarız o günleri
Belki de buluşuruz lisenin kapısında
Yeni baştan yaşarız huzur veren dünleri
Şimdi izimiz saklı yıkılan yapısında.
Kızma aynaya Ruhcan o da biz gibi eski
Güzel göstermek ister üzgün çaresiz belki.

Afet İnce Kırat
www.kafiye.net