Kargülü’nün Mevlânâ İle Hasbihâli;

I
Ne kendime sahibim, ne tümden âzâdeyim,
Kays’ın ıssız çölünde gamlı harâmzâdeyim,
Bir müjdeyim deryada bazen de cezâdayım!

Ey Gönüller Sultânı, kemâli gerçek aşkın,
Şu dünya gurbetinde boz bulanık bir suyum
Mühürlü yüreğimle aklım bigane, şaşkın,
Kaçınılmaz gerçeğin gayesiz yolcusuyum.
İşte tüm saltanatım, işte çorak kâinat,
Bir güç ki yalpalıyor, geçen zamana inat !

II
“Sûret sûretsizlikten” olmuşken bu âlemde!
Müminin çilesi var kâğıtta ve kalemde,
Şems ile hemhâl olup, Mecnun’laştığım demde!

Ruhlardaki kıvılcım bir ney’in sedâsıdır,
Sanki bir harlı güldür cihânları mest eder .
Bu ne beklenen vuslat bu neyin vedâsıdır,
An olur, zaman durur, kulu kula dost eder.
Seyreder seni Yezdan özünden öz bilerek,
Dostu Rab için kazan gözyaşını silerek !

Gör halini hadi gel, kâinat tefekkürde
Muhteşem mucizeyle zerreler tezekkürde,
Her inilti tılsımlı bir bestedir şükürde!

Mevcûdun gayesiyken nefsime hükümdârlık,
Aynasıdır Mevlâ’nın, sevgiyle yaratılan,
Mânâsını insanla kazanırken her varlık,
Vahdetin birliğidir zerrede aratılan.
Bilgelikte gizliymiş şeref ve imtihanlar,
Yaratanı bilmeyen “hâl” dilinden ne anlar !

Gönül Kâbe kapısı anahtarı sabırda,
Şefkatin tecellisi mutlak olan o “bir” de,
İhtişamla aşarsın yokuşları kabirde.

O en güzel kapıya tertemizler adanmış,
Dünyaya boyun eğme hepsi birer iltifat.
Eşya murat değildir murat eden aldanmış,
Berrak sular gibi ol, çelişkini kaldır at .
Sen ki yaratılmışsın her suretin delîldir
Pazarlar pazarında gafil olan zelîldir!

Kalp Allah’ın elçisi, mahcup olursun kırma,
Bir sarı çiçektir o, toprağından ayırma
Rızâsına talipsen, öfke ile haykırma!

Hoşgörü meydanında kulun kalbi ezilmez,
Kibrini kaftan eden bu sarayda rezildir.
Horladıkça insanı, hakîkâtler sezilmez,
Dürüst gören gözlerin şavkı sebil sebildir.
Birlik olmayan yerde dâima nefret vardır,
Husûmet ağacının meyvesi âşikârdır!

Kamaşmasın gözlerin solarsan vefayla sol!
Affetmek hünerdendir sen inciye derya ol,
Kuşat tüm kâinatı bütün gönüllere dol;

İki iken “bir” olup, zulmün başını vursan,
Mânâ bulsan çoklukta, koşulsuzca severken,
Berzah gibi gerilip zalime karşı dursan,
Bahtiyârlık bulursun, kendinden çok överken.
Câna köşk olan ruhun o zaman mağrur olur,
Kulu mağdur edense, ebedi mağdur olur!

III
Nedametim sonsuzken en umutsuz andayım;
Bazen kendime dönük bazen de cihândayım,
KARGÜLÜ’yüm, mücrimim ben de imtihandayım,

Olduğum gibi gelip, aşk içinde yanarak,
Baş koyarken bu yola cesedimden vazgeçtim,
Kendi özüme dönüp nasibime kanarak,
Hikmet pınarlarından avuç avuç nur içtim.
Huzurun kendisiyken kapanmayan pencere,
“Gel” dedin işte geldim, göğsümü gere gere!

Hâk için, Hâk’ka dair yürek sunmaya geldim,
Dergâhında ruhumu aşka banmaya geldim,
Pervaneler misali “bir”le dönmeye geldim!

IV
Dünya orucu bitti, bitti intizârımız
Ölümle iftar ettik menzilimiz yüceler,
Âriflerin gönlünde kuruldu mezârımız,
Yâr ile bütünleştik mana doldu heceler
Çok şükür vuslattayız, gündüz oldu gecemiz !
Ayrılıklar biterken, çözüldü bilmecemiz,

Hasretin yayılırken neyzenin nefesinden,
Hoş geldin gönlümüze asırlar ötesinden,
Hoş geldin mavi ışık gerçek aşkın sesinden !

Mevlana İle Hasbihal
( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )

Şiirin Hikayesi

Ümraniye Belediyesinin düzenlediği “MEVLANA VE HOŞGÖRÜ” adlı yarışmada
mansiyon almaya layık görünen MEVLANA ile hasbihalimdir sayfalara düşen.

Naçizane takdim ediyorum.
saygılarımla…

Sevim ÇAKICI (YAKICI)
Kargülü ALMILA
www.kafiye.net