Allah’ıma Teşekkür

Bugün çok içten rica ederek, yalnız kaldığım hastane odamdan yatağımı pencerenin önüne çekmeleri için teklifte bulundum.

Dışarısını birebir yaşamak istiyorum. Hiç bir güzelliği kaçırmak istemiyorum. Birde ne göreyim sıra sıra kıp kırmızı. Binaların üstünde o kadar özenle. Dizilmiş kor kırmızı kiremitler. Bir köşesin dede kuşlar için. Yapılmış küçük yuva cıklar. Kuşlar öyle mutlular ki bakmaya doyamadım.
Gidip gidip geliyorlar. Birbirleri ile öpüşüp şakalaşıyorlar. Bir an tüm acılarımı unutup onların tatlı telaşına dalıverdim. Birde gözümü yana kaydırınca upuzun belki kim bilir kaç senelik çam ağaçlarını görüyorum.
Hava sıcak ve güneşli olmasına rağmen, Hafiften en uçlarda dalları bir ileri bir geri dans edercesine sallanıyorlar. Belkide bilemeyiz onlarda da yılların yorgunluğu vardır üstünde.
Söyleyip dertlerini anlatamazlar işte. Onlarında kendine göre sevinçleri, acıları var bence. Gözümü bir gök yüzüne dikeyim dedim birde ne göreyim; masmavi gökyüzü, en mutlu, en şen görünüyor.
O kadar maviliklerin arasında çeşit çeşit figürlü bulutlar. Kimisi yan yana gelmiş sohbet ediyorlar.
Belkide çok şanslıyız. En yüksekteyiz, her şeyi görüyoruz diyorlar.
Bazıları da benim bakmama hiç aldırmadan uzayıp gidiyorlar ucu bucağı olmayan diyarlara.
Anlayacağımız herkesin acı veya tatlı bir telaşı var. Herkes kendince bir yerlere gelip gidiyor.
Ne mutlu bana ki bunları seyredebiliyorum. Gözümün görmesine, nefes alışıma, Allah’ıma Teşekkür ediyorum.

Zülfiye Dönmez
www.kafiye.net